TANIŞMA

1.6K 57 4
                                    

''Akşam Akif amcanın torunu evleniyor hepiniz hazırlanın eksiksiz katılım istiyorum ona göre.''

Evde beş asker olunca annem de artık askeri düzene alışmış bize emir veriyordu. Ağabeylerim mesleki deformasyonla neredeyse ayağa kalkıp 'emredersiniz komutanım' diyecekti.

Hepimiz el mahkum kafalarımızı salladık ve ben eşyalarımı yerleştirip ancak hazırlanırım diyerek ayağa kalktım. Benden sonra ağabeylerim de kalkmış ve odalarına girmişti. Evdeki herkes bilirdi ki ağabeylerimin hazırlanması benden çok daha geç olurdu.

*********

Hepimiz düğün için hazırlanıp aşağı indiğimizde ben hızlıca cihan ağabeyimin arabasına binip ön koltuğa kuruldum. Evdeki kural belliydi ilk kim kaparsa onun. Annem ve babam Hakan ağabeyimin arabasına binerken Baran ağabeyim de onlarla gitmeyi tercih etmişti çünkü benim açacağım müzikleri dinlemek istemezdi. Baran ağabeyim hep arabesk dinlerdi tam bir müslüm babacı olduğu su götürmez bir gerçekti.

Gökhan ağabeyim gelip kapımı açtı ve eliyle dışarıyı işaret etti.

Hakan ağabeyim çoktan gazı kökleyip giderken biz hala bekliyorduk.

''Hadi güzelim geç arkaya.''

Yüzüme ciddi bir ifade yerleştirip elimi ağabeyimin omzuna atarak kafamı yavaş yavaş sallayıp konuştum.

''Racon belli birader ilk gelen kapar.''

''Allah allah ilk ben çıktım kızım geç hadi.''

Cihan ağabeyim derin bir nefes bırakıp Gökhan ağabeyime başıyla arkayı işaret edince ağabeyim kapımı kapatıp arkaya kuruldu.

Benim hemen müzik açmamla yolculuğumuz başlamış oldu.

Kubat çalmaya başlayınca Cihan ağabeyim sıkıntılı bir nefes bırakıp yavaş yavaş eşlik etti. Sesi her zaman güzeldi hatta dört ağabeyimin sesi de çok güzeldi benimki de idare eder kıvamdaydı.

Hey, heeey, hey, hey, hey, heey, hey
Gamzedeyim deva bulmam
Garibim bir yuva kurmam
Gamzedeyim deva bulmam
Garibim bir yuva kurmam
Kaderimdir hep çektiğim

İnlerim hiç reha bulmam

Kaderimdir hep çektiğim
İnlerim hiç reha bulmamElem beni terketmiyor
Hiç de fasıla vermiyor
Elem beni terketmiyor
Hiç de fasıla vermiyor
Nihayetsiz bu takibe
Doğrusu takat yetmiyor
Nihayetsiz bu takibe
Doğrusu takat yetmiyor

Çocukken annem hepimizi müzik kurslarına yollamış birer hobi edinmemizi sağlamıştı.

Cihan ağabeyim bağlama çalardı. Hakan ağabeyim gitar. Gökhan ağabeyim keman. Baran ağabeyim de kemençe çalardı. Ben ise bir şey çalamaz ama söylerdim hep birlikte çok güzel şarkılar söylerdik.

Ben eski zamanlarımızı düşünürken bir çok şarkı çalmış sonunda düğün salonuna gelmiştik. Ağabeyimin tavırları benim aklımda soru işaretleri oluştururken onunla konuşmayı aklımın bir köşesine yazıp arabadan indim.

Cihan ağabeyimin koluna girerken bana gülümseyip salona girmek için bizi yönlendirdi. Annemler çoktan girmiş düğün sahipleri ile konuşuyordu. Buralarda olamamamın bir diğer sonucu olarak kimseyi tanımıyor sadece gülümsemekle yetiniyordum.

Annemlerin yanına gittiğimizde gelinin ve damadın ailelerini tebrik etmiş hepsine sarılmıştım. Sanki kırk yıllık ahbap gibi davranmalarına bayılıyordum. Ankara o kadar güzeldi ki hele de insanı her şeyden güzel ve sıcak kanlıydı.

Tekrar ağabeyimin koluna girince kadınlardan biri bana gülümseyip anneme döndü.

''Hanım kızımız kim yoksa gelin mi meryemciğim.''

Annem bana bakıp yeniden kadına döndü.

''Ay nerde o günler esracığım benim kız nazende o okul bitti geldi çok şükür.''

Kadın memnum olmuş bir ifadeyle bana bakıp gülümsedi.

''Çok sevindim maaşallah pek de güzelleşmiş. Nasip bu işler meryemciğim olur elbet.''

Annem kafasını salladı ve bize ayrılan masaya doğru yürümeye başladık masaya gelene kadar bir sürü kız bize bakmış hasetlikle dudaklarını dişlemişlerdi.

Bu mahallenin kızlarının ağabeylerime göz koyduklarını anlamıştım. Neyseki ben o gözleri oyardım.

Oturduğumuz masaya yaklaşan aile ile herkes ayağa kalkıp selamlaşmaya başladı.

Bense sadece bir çift göze takılmış öylece kalakalmıştım. O ormanlara bakıp da kaybolmamak elde değildi resmen. Kalbimin sesi kulaklarıma çıkmış, dışarıdaki tüm sesleri bastırmıştı. Bu gözleri yıllar önce de görmüştüm. Nefesim kesilirken bana dönen bakışlar yüzünden ufak bir öksürük çıktı boğazımdan ve babam beni herkesle tanıştırmaya başladı.

''Kızım karşı komşumuz Murat, eşi Yasemin, kızları Hazal bu da oğulları Poyraz Ali. Murat bu da kızım Nazende.''

Murat amcanın bana uzattığı eli sıktım. Ona gülümserken karşımdaki adamın heybetini nereden aldığını çok net anlamıştım. Yasemin teyze gayet kısa boylu bir kadındı hızla bana sarıldı ve gülümsedi. Yeşil gözleri tıpkı oğlunun gözleriydi. Hazal ise beni kolumdan tutup hızla sarıldı. Ona şaşkın ifadelerimi yollarken o ise gayet gülüyordu. Poyraz sadece kafa salladı bana bende aynı şekilde karşılık verdim.

********************

Yeni bölümle yine karşınızdayım  bugün için tahminimce bir iki bölüm daha atabilirim sanırım.

Bölümler için gün veremiyorum çünkü elimden geldiğinde her gün atmaya çalışacağım.

Sizce Nazende ve Poyraz ali daha önce nerede karşılaştı?

Hemen tahminleri alabilirim bir sonraki bölüme geçmeden.

Cihanın burukluğunun sebebi ne sizce? Doğru tahmin eden sevgili okuruma adayarak yazacağım cihanın derdini dinlediğimiz bölümü.

VUSLAT MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin