Yaklaşık kırk dakika sonra Meriç'e karşı 11'e 10 kaybetmiştim. Meriç bana doğru kızgın bakışlarını atarken ona şirin şirin bakmaya çalışıyordum.
"Kızım bacağımı sakatlasaydın bide tam olsaydı"
"Ama Meriçcim sen faul yok demedin ki benim suçum değil bi kere"
"Ben sana faul yapamıyorum diye yaptın dimi şike oluyor ama"
"Ya tamam da kocaman adamsın ben minicik bir kadın olarak seni şike yapmadan yenemezdim"
"Yine de yenemedin"
"Bir dahaki ne artık"
"He he"
"Of Meriç"
"Sana of"
"Çok terledik hadi soyunma odasına daha derse giricez öğle arası olmasa yetişemezdik"
"Hadi hızlı"
Bahçede ilerlerken öğle arası olduğu için tüm gözler bizdeydi ter içinde kalmıştık ve elimde bir futbol topu vardı tam o sırada yanımıza bir çocuk geldi, durdum ve Meriç de durdu.
"Selam" dedi bana bakarak.
"Selam?"
"Ben Arda senin adın ne?" Kumral çocuk çok yakışıklıydı ama yine de tepkisiz kaldım.
"Nil ben tanıştığıma memnun oldum"
"Ben daha çok memnun oldum Nil, bu arada çıkışta okulun arkasında ki kafeye gitmek ister misin? Yeni açılmış beraber denemiş oluruz."
Tam reddedecektim ki Meriç konuştu, onu ilk defa ciddi görüyordum.
"Gelemez benimle gidecek. Başka sorun yoksa terliyiz soyunma odasına gitmemiz gerek hasta olmasın" dedi beni göstererek beni kolumdan çekerken beni kurtardığı için mutluydum ama benim adıma kararlar veremezdi.
"Ya ben belki kabul edecektim ayrıca seninle bir yere gitmiyorum" sesim biraz yüksek çıktığı için bahçede ki çoğu kişi bize bakıyordu, umursamadım.
Meriç bana doğru gelip yutkunmama sebep olurken "öyle mi?" dedi.
"Benimle gelmek istemez misin Nil?"
"İ-istemem tabiki"
Beni daha çok geriye sürüklerken daha da geriye gidersem herkesin bizi göreceğini fark edip durdum. Gülümsedi, gamzesi gözlerimi ele geçirirken nefes alamıyordum.
"Bence gelirsin" dedi gözüme düşen saç tutamlarımı kulağımın arkasına atarken ondan kurtulmak daha doğrusu kaçmak için! "G-gelirim tabi" dedim.
"Bende öyle düşünmüştüm" dediğinde bir anda beni hızlı bir şekilde arkasından sürüklemeye devam etti.
"Ne oldu Romeo triplerinden çıktın bi anda?"
"Ne yani öyle mi kalmamı istiyorsun?"
"Hayır tabii ki"
"Tamam"
"Peki"
Tam o sırada gözleriyle beni neredeyse taciz eden bir adet Berra görmek şu hayatta isteyeceğim son şey bile olamazdı daha demin ki yakınlaşmamızı görmüştü ve ben kızarmış bir domates gibi ona bakıyordum. Allah'ım senden hep sabır diliyorum ama lütfen ver artık şu sabrı.
Soyunma odasına geldiğimiz de erkekler için olan tarafa yönelirken bana seslendi "işin bitince burda buluşuruz" birşey demeden gidip hızlı bir duş aldım ve kıyafetlerimi giydim sonra hırkamın ıslandığını fark ettim Allah belanı senin hırka!
Yedek olan ve futbol oynarken giydiği kıyafetlerimi çantama koyup çıktığımda Meriç ile göz göze geldim bana baktığında "hasta olursun böyle hırkan nerde?" dedi
"Hırkam ıslanmış yere düşüp önemli değil."
"Önemli" dedi ve çantasından kocaman bir sweat çıkardı
"Yuh Meriç bu çantana nasıl giriyor?!"
"İşin sırrı ne biliyor musun?"
"Hayır bilmiyorum ne ki?"
"Bende bilmiyorum"
Fısıldaştığımız için kısık çıkan ses moodumdan çıkıp ona tip tip baktım
"Vay be"
"Giy şunu al"
"Yoo"
"Al dedim"
"Hayır Meriç eteğimin biraz yukarısına gelir bu çıplak gibi mi dolaşayım okulda!?"
"Ben yanındayım birşey olmaz al"
"Niye sen vıp misin?"
"Evet"
"Allah belanı pis sapık giymiyorum"
"Sen bilirsin" dedikten sonra kıyafeti kafamdan geçirmesi bir oldu pastel mavi tonlarında bir sweatti ve sımsıcak oldum bir anda valla ben bunu daha çıkarmam.
"Of ya"
"Güzel mi"
"He valla bu bende kalsın ben daha getirmem sana"
"En sevdiğim o hayır"
"Allah bide en sevdiğinmiş yok kesin vermem ben bunu"
"İyi be alırım ben bir ara"
"Yav he he"
"Tamam hadi gel gidek"
"Gidek hemşerim"
"Tam"
"Tam"
"Ok"
"Yürü"
"Uf ya"
Sınıfa çıktığımız da herkes sessizdi herkese 'ne bakıyon yapram' bakışımı atıp yerime oturdum ders edebiyattı.
Gün boyunca derslerin konusunu daha önce öğrendiğim için sıkılarak dinlediğim derslerden sonra çizdiğim kağıda baktım tüm derslerde bunun için uğraşmıştım ve Meriç'e göstermeyip onu gıcık ediyordum en sonunda çizimim bittiğinde Meriç dayanamıyor olucak ki sinirlice bana baktı.
"göster artık şunu kızım devlet sırrı mübarek ya"
"Tamam be sus" kollarımı kağıttan çekip ona gösterdiğimde gözlerini pörtleterek bana bakıyordu.
"Ne var Meriç ne diye beleş balık görmüş kedi gibi bakıyon?"
"Senin şu mükemmel benzetmelerini boşverelim de kızım bu çok güzel lan"
omuzlarımı indirip kaldırdım.
"Ne yapabilirim Allahalla"
"Sus sen çalayım mı ben bunu"
"Al senin olsun"
"Of sağol"