Dilayla uzun bir süre birlikte çalışmıstık. Bi kaç ay sonra dilay okul için memlekete döndü bende istanbulda işime devam ettim. İlk gittiği zamanlar onu çok fazla özlüyordum, onsuzluğa alışamamıştım daha. Sabahları onsuz uyanıp işe gitmek berbattı. Onun uyanıp dırdır etmesini bile özlemiştim. Ama yapacak bir şey yoktu.
İstanbul büyük şehirdi oraya alışmak baya bir vaktimi almıştı. Şimdi de bu kocaman şehirde bide Dilay olmadan alışacaktım. Evet ailem vardı yanımda, abim vardı, ablam vardı ama kimse dilayın yerini tutamazdı tabi. Çünkü onunla konuşabildiğim bir şeyi rahatlıkla abime yada ablama anlatamazdım..
Bu yüzden diyorum ya bi insanın kardeşi olması dünyadaki en büyük şansıdır diye..
Hafta sonları artık dilayda yoktu, yalnız başıma gidip geziniyordum sahilde. Nedense deniz havası iyi geliyor du bana. Sanki tüm yaşanmışlıkları mı biliyordu, iyi geliyordu nefes aldırıyordu bana, ama tek sorunu bana eskileri acılarımı daha çok hatırlatıyordu.
Dilaydan sonra tek başıma sahile gittiğimde genelde fazla etrafıma bakmazdım bakamazdım, kulaklıkta müzik dinler ve sahilin başından sonuna kadar yürürdüm. Ama bir gün değişiklik yapıp etrafımda olan bitenleri izlemek istemiştim. Oturdum bir banka gelip geçeni izliyorum, karşımda deniz manzarası. Bir anda kulağıma "Anne" diye bağıran bir kız çocuğun sesi geldi.
Arkama dönüp baktığımda küçük bir kız çocuğunun annesine yetişmek için koştuğunu gördüm. O an bambaşka duygular içerisine girdim sanki kalbimdeki boşluk gitikçe derinleşiyor du.
Onlar gidene kadar izledim onları bana acı verdiği halde:)
Ondan sonra gelip geçen tüm çocuklara ve annelerine baktım. Doğrusunu söylemek gerekirse bende o küçük çocuklardan biri olmak isterdim, annemin elimi tutup sahile getirmesini, salıncakta sallamasını, benimle ilgilenmesini isterdim.
Ama bunları istemek için geç kalmıştım:)
Şimdi oturmuş bir bankta gelen geçen herkesi izliyordum, ama aklım bambaşka yerlere gitmişti. Ağlamak istiyordum ağlayamıyordum, canım acıyordu gülüyordum. Buna büyümek mi deniliyordu? ,Bilmiyorum. Ama sanırım büyüyordum.
Fakat o içimde ki acı ve kalbimdeki boşluk hep ilk günkü gibi acıtıyordu, gün gittikçe kalbimdeki boşluk büyüyor ve ben hep o ilk günde kalıyordum.
Kalbimdeki küçücuk kız çocuğunu bir türlü büyütemiyordum, annesini toprağa verdiği günden çıkarıp alamıyordum onu. Bana göre anne bambaşka birşeydi.
Anladım ki benim hayattaki en değerli hazinem oydu.
Geç olmuştu ama anlamıştım.
Annesi olmayan bir insan büyümez,
annesi olmayan bir insan olgunlaşmaz hep bir çocukluk kalır ruhunda.
Ve Annesi olmayan bir insan Hep eksik kalır.
Hayatınada kim olursa olsun, kim girerse girsin o insan hep yarım kalır.
Günler geçer, haftalar geçer, aylar geçer,yıllar geçer ama o kalpteki acı varya o hiç bir zaman geçmez..!
Ve hiç bir zaman geçmeyecek..
SESİNE ÖZLEM SANA HASRET🤍
30.12.2013
#annem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Dünyam.
Chick-LitBen fidan yaşım 19 bu hikayede sizlere kendi öz hayatımı yazacağım. Biraz abartı, biraz heyecan, biraz fazla, birazda gerçek. Kitap yazmak en büyük hayalim diyebilirim sizlere. Bi umutla yazmaya başlıyorum ilk kitabımı. Bugün değil ama elbet bi gün...