•|1|•

767 19 4
                                    


❥Merhabalar. Başladığım bu heyecanlı yolda sizden destek görmek beni çok mutlu eder. Umarım hayalimdeki şeyi gerçekleştirebilirim. 

Ehvenişer, benim ilk göz ağrım. Âlâ'yla beraber ağladığım, Yeliz'le beraber güldüğüm, minik fareyle eğlendiğim hikayem. Benim için çok çok özel. Yorumlarınızı esirgemeyin olur mu:) İyi okumalar 🙏🏼

Başladığınız tarihi bırakır mısınız lütfen 🤍






Elimdeki çorba kasesini bir kez daha Yeliz'in önüne ittim.
"Hadi ama Yeliz, minik fare geldiğinde kendini toplamış olman lazım."
Gözleri dolu dolu bakan arkadaşım kendini daha fazla tutamadı ve ağlamaya başladı.
"Daha iki aylık benim kızım. Neden onu kaçırdılar Âlâ?"

Yeliz hıçkırarak ağlamaya devam ederken oturduğum yerden kalkıp yanına yanaştım ve sımsıkı sarıldım. "Lütfen ağlama artık. Akın abi ve Giray Ahsen'i almaya gitti. Sen onlara güvenmiyor musun?"

"Güveniyorum," diye mırıldandı kısık sesiyle. "Ama çok merak ediyorum. Çok ağlamış mıdır bensiz? Aç kalmış mıdır?" diye sordu derin derin nefesler alarak.
Biraz daha sakinleşmiş görünüyordu ama içi yanıyordu. O bir anneydi. Nasıl içi yanmaz?

"Güzelim benim, Akın abi söz verdi sana kızını getireceğine. Biliyorsun o her zaman sözünü tutar." Gözlerini kapatıp kafasını koltuğun arkasına attı.
"Hadi biraz uzan."

"İstemiyorum," diye mırıldanmasını duymazdan gelerek onu itekleyerek koltuğa uzanmasını sağladım. Çok fazla direnmeden kafasını koltuğun kırlentine koyduğunda yaşlar yanağından yavaşça süzülmeye devam ediyordu.

Her ne kadar sakin görünmeye çalışsam da ben de endişeden ölüyordum.
Yarım saat sonra Yeliz'in uyuduğuna emin olduğumda yerimden kalkıp mutfağa gittim. Ayık kalmak için bir kahveye daha ihtiyaç duyuyordum. Uykusuzluğumun 26'ncı saatinde gözlerim yanmaya başlamıştı. Dün gece aldığım haberle apar topar buraya gelmiştim.

Benim minik yeğenim Ahsen'in kaçırılması hepimizi sarsmıştı.
Kahve dolu olan kupayı alıp bahçeye çıktım. Hırkamın cebindeki sigaramı yakıp derin bir nefes çektim. Yeliz Hanım'ın kesin kuralıydı ev sınırları içinde sigara içmemek. Ne zaman sigara içme ihtiyacı hissetsek bizi hep bahçeye postalardı.

Ekim ayının sonlarındaydık. Kış kendini yavaş yavaş belli etmeye başlamıştı. Üzerimdeki hırka ince geldiği için üşümüştüm. Hızlı hızlı sigaramı içip masanın üzerinde duran küllükte söndürdüm. Evin içine girip mutfaktan bahçeye açılan kapıyı kapatırken duyduğum zil sesiyle heyecanla kapıya yürüdüm. Yeliz uyanıp kapıya koşarken ben de hızlıca arkasından ilerlerdim. Kapıyı açtığımızda eniştemin kucağında gördüğüm minik fareyle derin bir nefes alarak gülümsedim. Sağ salim getirmişlerdi evimizin prensesini.

Yeliz çoktan ağlayarak kızına sarılmaya başlamıştı bile. Çipil çipil gözleriyle etrafa bakan minik fare ne olduğunu anlamamıştı haliyle. Hepimizin kapının önünde dikildiğini fark ederek konuştum;

"Hadi salona geçelim. Siz de çok yorgun görünüyorsunuz, size bir kahve yapayım."

"Çok iyi olur güzelim. Ölüyoruz yorgunluktan," diye mırıldandı Giray.

Hep beraber salona yöneldiklerinde ben mutfağa döndüm. Yeliz'in usul usul akıttığı göz yaşlarını görebiliyordum. Ama bu sefer mutluluktan akıyordu yaşlar. Derin bir nefes alarak ben de dolan gözlerimi kırpıştırdım.

EHVENİŞER +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin