Berelenmiş eklemlerime umutsuz bir bakış attım ve sertçe yutkundum. Sikeyim, ne bok yemiştim ben?
Titrek soluklar alırken tırnaklarımın arasında kalan kurumuş kana baktım. Onun kanıydı bu. Boktan hayatımda, bana saygı duyan ve her adımı izleyen çocuğa aitti.
Elimi ağzıma bastırdım. Chifuyu'yu benden vazgeçmeye zorlamak için daha basit bir yol olsaydı keşke. Onu döverken, karşılık vermeye bile çalışmaması vicdan azabımı dayanılmaz bir seviyeye taşısa da başka çarem yoktu.
Kisaki piçi yüzünden, Chifuyu'yu ne kadar önemsediğimi bilmeyen kalmamıştı. Onu indirmek için de en değerlimden vazgeçmem gerekiyordu.
Hıçkırmamak için dilimi ısırdım. Bakmaya doyamadığım yüzünü mahvetmek, ruhumu kanatıyordu. Tanrım, beni asla affetmeyecekti. Gerçi, planım işlerse beni affetmesine de gerek kalmayacaktı çünkü geberip gidecektim.
"Keisuke?"
Kapımın ne ara açıldığına dair hiçbir fikrim yoktu ama annem üzgün görünüyordu. Onu üzmekten nefret ediyordum.
Yanıma oturup omzuma dokundu. "Biraz önce Chifuyu'yu gördüm. Çok kötü görünüyordu. Chifuyu, acı çekerken burada böyle oturacak mısın cidden?"
Islak yanaklarımı sildim. Chifuyu'nun benim yüzümden acı çektiğini nasıl söyleyebilirdim ki?
Üstümdeki Valhalla üniformasını süzdü. "Toman, senin için her şey demek sanıyordum. Şu çocuk seni kötü etkiliyor."
Ah, Kazutora'dan bahsediyordu.
"Git ve arkadaşınla ilgilen," dedi otoriter bir sesle. "Chifuyu gibi muhteşem bir çocuğu kaybetmeni izleyecek değilim."
Gözyaşları yüzünden kızarmış gözlerimi kırpıştırdım. "Anne, Chifuyu benden nefret ediyor. Onu sonsuza dek kaybettim."
Omzumu sıktı. "Chifuyu, öyle kolayca seni silecek biri değil. Diğer serseri arkadaşların gibi, hiç değil. Seni önemsiyor. Git ve onunla konuş. Seni çok özlediğini söylemişti."
İrice bir gözyaşı, çeneme doğru süzüldü. Suratını dağıttığım hâlde anneme hiçbir sikim söylememişti. Tanrım, Chifuyu gerçek bir melekti.
Valhalla ceketini çıkarıp siyah bir hırka giydim ve fikrimi değiştirmekten korka korka Chifuyu'nun kapısına dek koştum. Belki de beni affetmesini sağlar ve onu güvende tutmak için başka bir yol bulabilirdim.
Kapının açılması biraz uzun sürmüştü ve tüm yaralarına rağmen bana gülümseyen Chifuyu'yu görünce kendimden daha fazla tiksinmiştim. Onu cidden mahvetmiştim.
"Baji-san?" Ağladığımı fark edince ıslak yanaklarımı avuçlayıp başını yana yatırdı. "Sorun ne, Baji-san? Canın mı acıyor?"
Tek gözü kapalı ve yüzünün tamamı çürüklerle kaplıyken, hele de hepsi benim eserimken bile benim için endişeleniyordu. Sikeyim, onu cidden hak etmiyordum...
Bakışlarımı kaçırdım. "Canını yaktım."
Yanaklarımı bırakıp ellerimi kavradı. "İçeride konuşmak ister misin? Annem evde yok."
Annesi, eve nadiren uğrardı zaten. Annem de çoğu geceyi Chifuyu ile geçirmeme izin verirdi. Chifuyu, annemin sevdiği tek arkadaşımdı.
Anime gömerken yayıldığımız koltuğa otursak da soğuk ellerini bırakmadım. Konu Chifuyu olunca, tam bir temas bağımlısına dönüşüyordum.
"Yaralarımı umursamıyorum," dedi ve omuz silkti. "Başka çaren olsaydı bana vurmazdın, biliyorum." Titreyen ellerimi okşadı. "Ağlaman canımı daha çok acıtıyor, Baji-san."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never say goodbye || tokyo revengers
Fanfiction"benden asla kurtulamazsın." → baji keisuke x matsuno chifuyu ← × valhalla arc × one shot [031121 - happy birthday baji keisuke]