Sabah okula geldim .İlk dersim onlara . Yeni gözlüğümü takacağım .Alışık değilim tuhafıma gidiyor hem de maskeyle gözlük camları buğulaniyor .
Önce günaydınlastik , yoklamayi halledip defteri yazdım .
Gözlüğü takip okuma metnine geçtim .
Mevlana'nın Mesnevi si
Metni okurken gözlükler yine buğulandı. Öykü bana bir mendil uzattı.Biraz nemli sildim ,sonra camları kuruladim .
Sınıfa baktım bakakaldım ,
Kitabı düşüreyazdim .
Sınıf sıralara oturmuş hayvanlarla doluydu.Bazisi desem daha doğru
Öykü'nun olması gereken yerde zürafa vardı.
Bana ne verdin ?
Gerçeğin aynası kolonyasi damlatmistim mendile, dedi
Zarif bir voleybolcuydu kendisi
Yaninda Atakan ya da zıp zıp ziplayan maymun
Demek derste ondan kıpır kıpır di.Hep kapıya asılır sınıfa öyle girerdi.Hay Allah
Sevimli ama biraz kabaca Berk'in ayı
olmasını neredeyse doğal bulacaktım
Değişimi okuyan Yeliz kocaman bir böcekti ama korkutmuyordu , Nazan peygamber devesiydi .karga burnuyla bir akbaba ,bir yarasa vardı .Yarasa hep siyah ağırlıklı giyiniyordu ,kimseyi sevmiyorum diye kaç kere söyledi. Anlamaya çalıştırdım onu.
Ben de baykuş mu oldum diye baktım kendime ama ben hüthüttüm .
Ah doğu batı bakış farkı !
Tabi ki hüthüt öğretmendi ,Süleyman ve Belkıs hikâyelerinde de öyleydi.
Doğal yaşam parkından önce tıkıs tıkıs hayvanat bahçesinde aciyorken hayvanlara daha beterini bu çocuklara yapıyorduk
Kendilerini ifade etmeye çalışmaları için bahçeye indirdim .Yeteneklerini aklımda tutmaya çalıştım çünkü bu etki geçici olabilirdi .Bahçede arkamdan bana ayağıyla vuran gergedan pardon öğrenci yüzünden kapaklandim.Canimin yanmasına aldıramadan kırılan gözlük camlarına baktım Çünkü sihir bitmiş, hepsi insana dönüşmüştü
Onların farklı dünyalarına kısa sürede olsa girmiştim.
Bundan sonra sıkmadan, eğlenceli, farklılıklarını anlayarak ders verecektim
Asıl dersi bu çocuklardan almıştım