4

140 16 0
                                    

Wooyoung tekrar çalışmaya başladı, onlar için genellikle yoğun bir gün değildi ama bugün diğer günlerden daha az insan var gibi görünüyordu. Wooyoung kapının çaldığını duyduğunda kafasını tezgahın arkasından çıkarttı. Alışmaya başladığı tanıdık siyah saçlıyı görünce el salladı. Kollarında duran buketi görünce hareketlerini durdurdu.

"Senin için." Seonghwa kızararak buketi hareketsiz duran Wooyoung'a verdi.

"Oh... Uh, çok teşekkür ederim!" Wooyoung telaşlandı, buketi dikkatlice aldı ve yüzünde bir gülümsemeyle inceledi. Seonghwa ayağa kalktı ve Wooyoung'un dikkatini çekmek için öksürdü.

"Seni- seni bir randevuya çıkarabilir miyim?" Seonghwa kekeleyerek ensesini ovuşturdu. Wooyoung soruyu duyunca yanakları açık pembeye döndü.

"Evet! Cevabı kesinlikle evet!" Wooyoung, önlerindeki sahneyi izleyen kaotik ikili karşısında daha da kızardı.

Jongho ve Yeosang, aralarındaki etkileşimi izleyen izleyicilerdendi. "Neden bu kadar romantik değilsin?" Yeosang somurtarak bakışlarını Jongho'ya çevirdi.

"Böyle garip olmak istemiyorum." Jongho, erkek arkadaşına odaklanarak ona cevap verdi. Yeosang kahkahasını bastırmak için dudaklarını kapattı, "Olmasam bile, sana her zaman daha iyi şeyler göstereceğim." Yeosang'a göz kırptı, ancak koluna sert bir tokat yedi.

Wooyoung kıkırdayarak Seonghwa'ya başını salladı. Diğeri kapıya koşmadan önce Wooyoung'a el sallayarak heyecanla konuştu, "Seni 6'da alırım."

"Pata küte düşmüş sana." Wooyoung Jongho'nun söylendiğini duydu, ikisinin de yüzünde sırıtış olan ikiliye döndü. Ayağa kalktı, yüzü tekrar kızardı.

"Giyinmen gerek!" Yunho ayağa kalktı ve Wooyoung'u çıkışa doğru iteledi.

"İşim-"

"Ben hallederim, zaten fazla insan yok." Yunho, herhangi bir itirazda onun sözünü kesti. "Saat 6'ya bile yakın değil. Hâlâ birkaç saatim var, siz benden daha heyecanlı görünüyorsunuz." Wooyoung, bir çocuk gibi ayakları üzerinde durarak şikayet etti. Mingi ve Yunho kollarını Wooyoung'un omzuna attılar, yüzlerinde şeytani bir parıltı vardı.

"Alışverişe gidiyorsun." dedi Yunho, "Mingi ile."

"Bir şeyler alacak param yok-"

"Parayı dert etme Woo. Kıyafet almayı hak ediyorsun. Benden bir hediyeymiş gibi düşün." Yunho ısrar etti, "Şimdi git, bunun için çok zamana ihtiyacın olacak." İkisini de kovdu.

"Parasını kullanmayı kabul ettin mi?" Wooyoung, dükkana doğru yürümeye başladıklarında sordu.

"Hayır, onunla tartışmaya çalıştım. Kendi paramı da aldım, senin için." Mingi ona gülümsedi.

"Bunu benim için yapmak zorunda değilsiniz."

"İstiyoruz. Endişelenme, Hongjoong hyung ve Seonghwa hyung, Hwanwoong'la çıkmaya başladığımda beni şımartmıştı." Wooyoung olduğu yerde durup Mingi'ye baktı. "Sonumuz iyi bitmedi. Arkadaş olarak kalmanın en iyisi olacağını düşündük. Ben de ona tamamen katılıyorum, hayatım hâlâ karmakarışık." Mingi, tanıdık mağazayı gördüğünde Wooyoung'u sürükleyerek kıkırdadı.

"Git bu kıyafetleri dene. Bu gece Seonghwa hyungu etkilemeni istiyorum."

-

Seonghwa gergin bir şekilde pencere kenarında bekledi. Geldiğinde saat 5:30 civarındaydı ve Yunho ve Mingi'nin Wooyoung'u giydirmek zorunda kaldıklarını duyabiliyordu. Seonghwa gelmek için çok erken olduğunu biliyordu ama hem heyecanlı hem de gergindi.

With You || WooSanHwaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin