Lan Wangji gözlerini açtığında Bulut Kovuğu'nda sıradan bir gündü. Ya da o öyle olduğunu sanıyordu.
Birincisi, Jingshi'de uyandığında yalnız değildi. Kollarında birisi vardı ve bu kişinin ılık nefesi boynunu ısıtıyordu. İçinde olduğu duruma şaşırıp uzaklaşmak için hareketlendiğinde, bu tavrı diğer adamın hoşnutsuzluk içerisinde sızlanmasına sebep olmuştu.
"Beş dakika daha." Adam, Lan Wangji'nin beline sarılmış kollarını daha da sıkılaştırarak uykulu bir tonda söylendi. "Beş... dakika... daha, er-gege."
Lan Wangji kendini güç bela diğerinin kolları arasından kurtardı. Adam şans eseri uyanmamış, sadece uykusunda homurdanmak ve Lan Wangji'nin hızlı kaçışıyla beraber yere düşen örtüleri üzerine çekmekle yetinmişti.
Lan Wangji bir süre diğer adamın nefes alıp vermesini izledi. Sonrasında güne başlamak için hazırlanmaya başladı.
Acilen abisini görmesi gerekiyordu.
.....
Lan Wangji ona sabahleyin karşılaştığı durumu anlattığında, Lan Xichen ona tuhaf bir ifadeyle baktı.
"Wei-gongzi'yı hatırlamıyor musun?"
Wei-gongzi.
Yatağındaki adamın ismi buydu.
Abisi ona başka bir şey sormamıştı. Lan Wangji'nin odasındaki - yatağındaki - adamın kim olduğunu öğrenmek için ekstra bir açıklama talep etmemişti.
Lan Wangji Wei-gongzi diye birini tanımıyordu. Ve bu Wei-gongzi'yle nasıl aynı yatağı paylaşıyor olduklarını bir türlü anlayamıyordu. Ama anlaşılan o ki bu, Lan Xichen'in şaşırmayacağı kadar sıradan bir durumdu.
Lan Wangji kafasını iki yana doğru salladı.
"Wei-gongzi'nın bunu duyduğuna hiç memnun olmayacak." Lan Xichen kendi kendine mırıldandığında Lan Wangji kaşlarını çattı. "Wangji sen..."
Lan Wangji, Lan Xichen'in uygun kelimeleri bulabilmek için çabaladığını ve söylemesi oldukça zor olan bir şeyi söyleyebilmek için konuşmaya çalıştığını görebiliyordu. Abisi her zaman ona karşı kibar olmuş, en önemsiz görülen bir olayda bile Lan Wangji'nin duygularını gözetmişti.
Ancak Lan Wangji, abisinin duygularıyla başa çıkma konusunda endişelenmesi gerekecek yaşı çoktan aştığını düşünüyordu.
"Dürüst bir şekilde anlatabilirsin." Lan Wangji ona güvence verdiğinde, Lan Xichen hafifçe gülümsedi.
"Klan'ın yaşlılarına gitmemiz gerekiyor." Durumu dürüst bir şekilde açıklamak yerine bunu söylemekle yetinmişti.
.....
Ona lanetlendiğini söylemişlerdi.
Durumu düzeltmenin bir yolunu bulmaya çalışmak için kütüphanedeki parşömenlere bakacaklarını da eklemişlerdi.
Yaşlılardan bazıları, Wei Wuxian'ı unutmasının belki de o kadar kötü bir şey olmadığını öne sürmüştü.
Hiç kimse ona Wei Wuxian'ın kim olduğunu söylemiyordu.
Lan Wangji'yse bunu tahmin yoluyla bulabileceğini düşünüyordu.
.....
Günün ilerleyen saatlerinde, Lan Wangji ona konu hakkında bir şey sormamış ve Lan Xichen de açıklama yapmamıştı, ama abisinin onunla beraber Jingshi'ye yürüme teklifini de geri çevirmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim (Lan Wangji/Wei Wuxian - Oneshot)
FanfictionOna lanetlendiğini söylemişlerdi. Durumunu düzeltmenin bir yolunu bulabilmek için kütüphanedeki parşömenlere bakacaklarını da eklemişlerdi. Klan yaşlılarından bazıları, Wei Wuxian'ı unutmasının belki de o kadar kötü bir şey olmadığını öne sürmüştü...