Levi oyun kurucuydu. Buna rağmen maçın bitmesine saniyeler kala yakaladığı boşlukta topu karşı takımın savunmasından kapmış, vakit sıkıntısından dolayı topu Eren'e atmaya uğraşmadan bir metre altmış santimetrelik boyuyla üç metrelik potaya yükselmiş ve smaç basmıştı. Ayakları yere değdiği an çalan düdükle sonuç birden değişmiş, takımları sezonun son maçında galip olmuştu. O dengesini koruyamayarak sırt üstü yere düşerken takımı deliler gibi bağırmaya başlamış, yerde yatan kaptanlarının üzerine atlamıştı. "Hayvan veletler... Ağırsınız..." diye inledi üzerine çıkan dört ızbandutun altında ezilirken. Yine de gözlerini iki üstünde duran sevgilisinin yeşil gözlerinden alamıyordu.
Önce en üstteki Porco indi ve hemen ardından Eren'i kaldırdı. Reiner ve en son Marcel de kalktığında Levi ne zamandır tuttuğunu, belki de tutmak zorunda kaldığını bilmediği nefesi hırıldayarak bıraktı
Kendisine uzanan eli görünce gözleri parladı. İkilinin terden ıslanan parmakları birbirine dolandı ve Eren adamın minyon bedenini kendisine çekti. Takım kaptanının beline sarıldığı gibi ayaklarını yerden kesip havada döndürmeye başladı. "Eren!" diye bağırdı Levi gülümsemesini bastırmaya çalışırken. "Bütün okul bizi izliyor! İndir beni!" Eren dönmeyi bıraktı ama ayakları boşlukta sallanan kömür saçlı bedeni yere bırakmadı. Bakışları birbirine bağlanırken bütün sesler teker teker kayboldu. Önce deli gibi tezahürat yapan öğrenciler, sonra birbirlerine sarılıp bağıran takım arkadaşları ve en son maç sonucunu anons yapan okul radyosundaki genç kız. Sanki hepsi tek tek yok oldu.
Eren'in açık yeşil gözleri kararırken Levi ciddileşerek kollarını onun boynuna doladı. Derin bir nefes aldı, kimseden korkmuyordu. İnsanların ne düşüneceğini önemsemiyordu. Kendisini saçmasapan bir kalıba sokmak, olmadığı biri gibi davranmak istemiyordu. Tam şu an, sadece Eren'i öpmek istiyordu.
Öyle de yaptı.
Birkaç saniyeyi geçmeyen öpüşmelerinin ardından kulaklarını patlatabilecek nitelikte seslerle dikkatleri dağıldı. Bakışları aynı yöne dönerken yanakları da birbirine yaslanmıştı. Reiner, Marcel ve Porco'nun onları alkışladığını görünce anlaşmış gibi gözlerini devirdiler. Onların yüzünden öğrenciler de alkışlayıp ıslık çalmaya başlamıştı. Levi zıplar gibi Eren'in kollarından indi. "Veletler... Gidin giyinin. Kutlama yapacağız."
"Oley be!" diye bağırdı Porco abisinin sırtına atlarken. "Abim benimle hiç dışarı çıkmıyor."
"Senin gibi bir bücürle içmeye çıkarsam itibarım zedelenir diye korkuyordum ama sanırım artık mecburum..." Porco'nun düşen yüzü Eren'in kalbini sızlatırken uzun zaman sonra ilk defa bir arkadaşına öfkelendiğini hissetti. "Sen ona kardeşimin benden daha yakışıklı olmasını egoma yediremediğim için yanımda dolaştırmıyorum desene..." dedi kendisini durduramadan. Marcel şaşkınlıkla kendisine dönerken onun bakışları ufak olandaydı. Abisinin sırtından inen Porco'nun kahverengi gözleri heyecanla parlarken yanakları utançla kızardı. "Ge..gerçekten böyle mi düşünüyorsun Eren Abi?"
"Bu sadece benim düşüncem değil. Gözleri olan herkesin söyleyebileceği bir şey." Marcel ağzını bir şey söylemek için açtı ama küçük kardeşinin çocuksu heyecanını görünce vazgeçip ela gözlerini Eren'e dikti. Birkaç saniyelik bakışmalarının ardından gülümseyerek başını eğdi.
Colt yanlarına gelip hepsini tebrik etti. Porco'yu onun yerini çok güzel doldurduğunu söyleyerek övdü, Porco da karşılık olarak onun yerini asla dolduramayacağını söyleyerek iltifat etmeye çalıştı. Bu sırada Levi ikilinin zorlama muhabbetinden sıkılarak sarışın çocuğu da kutlamaya davet etti. Ne olursa olsun bu konuma gelmelerinde Colt'un büyük emeği vardı.
Üstlerini değiştirmek için soyunma odasına doğru yürürken Levi Eren'in elini tuttu. Marcel'in kardeşine kötü davranması ona abisiyle olan ilişkisini hatırlatmıştı, biliyordu. Yanında olduğunu bilmesini istiyordu.
Eren başını eğip sevgilisinin güzel yüzüne gülümseyerek baktı. Levi'ın elini bırakmadan aynı kolunu kendisinden yirmi beş santim kısa olan adamın omuzuna attı ve göğüsüne çekerek başının üstüne bir öpücük kondurdu.
"Eren!"
İkisi de aynı anda dururken Eren huzursuz oldu. Levi'a baktığında ne kadar saklamaya çalışsa da buz mavisi gözlerin öfkeyle parladığını gördü. Ne yapması gerektiğini bilemez bir halde arkasını dönüp zorla gülümsedi. "Jean."
"Eren..." diye fısıldadı Levi. Yeşil gözler anında Jean'ı terk edip ona döndü. "Ben sizi yalnız bırakayım da rahat konuşun. Seni soyunma odasında bekleyeceğim." Eren başını ağır ağır salladı. Eğilip tekrar siyah saçları öptü. "Geç kalmam, teşekkür ederim."
Levi gittikten sonra Eren tekrar eskiden aile saydığı çocuğa döndü. Jean her zamanki gibiydi, kot pantolon ve deri ceket. Kirli sakal ve gümüş aksesuarlar. Hiç değişmemişti, bakışları bile aynıydı. Eren hala karşısındaki çocuğun kendisini sevdiğini anlayabiliyordu. Ne var ki Jean'ın sevgisi onu zehirliyordu, her zaman böyle olmuştu. Şimdi ne olcağını ise hiç bilmiyordu.
Jean birkaç adımla basketbol formasının içindeki terli çocuğa yaklaştı. Eren'in nefesleri hala düzensizdi, bunu kendisine yormaya niyeti yoktu. Göreceğini görmüştü zaten.
"Çok iyi oynadınız. Tebrik ederim." Eren başını minnetle salladı. "Teşekkür ederim. İzlemeye gelmene şaşırdım."
"Uzun zamandır bir şey yanlış hissettiriyordu. İyi ki gelmişim, ne olduğunu anladım." Eren sesini çıkartmadı. Jean'ın lafını bitirmesini bekliyor, bir yandan da kendisini gelebilecek her türlü hakarete hazırlamaya çalışıyordu. Ailesinin ölümünü yüzüne vurursa diye bir kez daha öldükleri anı hatırlıyor, o kendisine saldırmadan kendisine darbeler indirerek acıdan uyuşmaya çalışıyordu.
"Sana yardımcı olmaya çalışırken seni çok daha kötü bir duruma sokmuşum. Sen iyileşmek için çırpındıkça ben kabuk bağlayan yaralarını tekrar kanatmışım."
Eren şaşkınlıkla omuzlarını düşürürken Jean bakışlarını yere eğdi. "Senin için en iyisini bildiğimi düşünürken seni ezmekten başka bir şey yapamamışım. Levi'la birlikteyken o kadar rahat, o kadar mutlu görünüyorsun ki bunu görmek aklımı başıma getirdi. Özür dilerim, Eren. Sana bütün bunları yaşattığım için çok özür dilerim."
Uzun saçlı çocuğun kalbi sızladı. Jean'ı uzun zamandır tanıyordu. Jaeger'lar yaz tatilinden dönerken trafik kazası geçirmişti. Eren arka koltukta uyuduğu için hafif yaralanmış, annesi ve babası ağır yaralanıp hastaneye kaldırılmış, bir hafta geçmeden de ölmüştü. Kreşten beri özel okulda okuyan Eren abisi de onu yanına almayınca yetimhaneye verilmiş, kaydı yakınlardaki bir devlet okuluna yapılmıştı. Jean'la da orda tanışmıştı. Eskiden popüler bir çocuktu Eren. Hayatı bir anda tepetaklak olduktan sonra kimsesi kalmamıştı. Kimse yokken Jean onun elinden tutmuştu. Ona minnettardı.
Ne yaparsa yapsın borcunu ödeyemezdi. Pişman olduğunu görebiliyordu ve olması gerekenin bu olduğunu da biliyordu ama acı gerçek, kalbinin küçük bir kısmı hala onun üzüldüğünü görmeye dayanamıyordu.
"Özrünü kabul ediyorum, Jean. Tabii ki ediyorum. Ne yaşanmış olursa olsun, seni hala çok seviyorum. Düşüncelerine önem veriyorum. Bu yüzden, Levi'la mutlu olduğumu görmene ve benim için mutlu olmana çok sevindim. Şimdi çok erken ama umarım bir gün hiçbir şey olmamış gibi sıfırdan bir arkadaşlık kurabiliriz."
"Umarım dediğin gibi olur, Eren, hiçbir şey beni daha çok mutlu edemez." Derin bir nefes alıp dolu gözleriyle gülümsedi. "Seni daha fazla tutmayacağım. Kendine iyi bak, Eren." Eren, Jean kendisini duyamayacak kadar uzaklaşana kadar bekledi. Dudakları titrerken fısıldadı. "Se..sen de kendine iyi bak..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge || Riren Texting
Fanfic[Tamamlandı] kaptan: Özel durum dediğin Gavat erkek arkadaşınla birlikte Kız kardeşimi becermen mi görüldü: 16.49 •Köpekler girebilir, homofobikler giremez. 24.12.2021 - 18.01.2022