Be Kind / Halsey
İyi okumalar dilerim...
Bugün yedinci gündü.
Günlerdir bize söylendiği gibi hiçbir şey yemiyorduk. Her birimiz bir köşede bulunduğumuz yere yayılmıştık. Erimiş dondurma gibiydik. Halimiz yoktu.
Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Diğerlerinin de böyle hisssettiği belliydi. Çünkü tek yaptığımız gün boyu böyle oturmaktı. Büyü öğrenmek veya dersler için kalkmak bile işkenceydi.
Lucas elindeki bardaktan ufak bir yudum aldıktan sonra yüzünü buruşturarak bardağı kenara bırakmıştı. Günlerdir midemiz bomboş olduğundan su içmek bile işkenceydi. Midem kasılıyor, bazense bulanıyordu.
Üçümüzün karnından gelen sesler odayı kaplamıştı. En çok ses çıkaran hangimizinki olacak diye iddiaya girmiştik. Onun sonuçlarını bekliyorduk.
-Neden aç kaldığımızı anlamıyorum. Ne gerek var ki buna?
Lucas sıkıntıyla konuştuğunda Luna'nın "Gerçekten anlamadın mı yoksa..." diye başladığı cümleyi "Salak taklidi mi yapıyorsun?" diye tamamlamıştım. Bize şaşkınlıkla baktığında gerçekten hiçbir şey anlamadığını anlamıştım. Açıklaması için Luna'ya bakmıştım ama o da bana bakıyordu. Oflayarak konuşmuştum.
-Kulenin katlarının yedi ölümcül günahla ilgili olabileceğini düşünmüştük, öyle değil mi? Bu da onlardan biriyle ilgili olmalı, yani oburluk.
-Kulenin ilk katında bizi bununla ilgili zorlayacak bir şeyler olmalı. Yani şu an ya kuleye hazırlık yapıyoruz ya da asıl önemli olan bu yedi gün.
Luna da fikirlerini söylediğinde Lucas için bir şeyler aydınlanmış gibiydi. Gerçekten daha önceden anlamamış olmasına şaşırmıştım, bunun farkında olduğu için "Açken beynim çalışmayı reddediyor ne yapabilirim?" demişti.
Son yedi gün gerçekten çok zordu. Bizi halsizleştirip sesimizin kesilmesine sebep olan açlık Alexander'a ise sinir olarak yansımıştı. Son günlerde patlamaya hazır bir bomba gibiydi. En ufak bir şeye bağırıp çağırıyordu. Herkes ondan itinayla kaçmıştı bu günlerde.
Büyük bir gürültüyle odanın kapısının açılmasıyla üçümüz de korkuyla o tarafa dönmüştük. Alex'i görünce derin bir nefes alıp diğerlerine bakmıştım. Luna büyük bir cesaret sergileyip "Ne yapıyorsun?!" diye sorduğunda sinirli bakışlarının hedefi olmuştu. Alex gelip kendini yanıma bırakmış ve "Sadie sinirimi bozuyor. Nasıl bu kadar beceriksiz olabilir anlamıyorum!" demişti.
Luna'yla göz göze geldiğimizde gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Son birkaç gündür bizi eğlendiren tek konu buydu. Sadie, Alex'in çıldırmasına sebep oluyordu ve bu inanılmaz hoşumuza gidiyordu. Eğer Alex ondan hoşlanmaz ve onunla kuleye girmek istemezse bunu yapabilirdi. İçimizde müdürle konuşup onun bizimle gelmemesini sağlayabilecek tek kişi oydu.
-Açıkçası kulede o kızdan olabildiğince uzak durmayı düşünüyorum. Başımızı belaya sokacak gibi duruyor.
Lucas sakince konuştuğunda Alex kafasını sallayarak onu onaylıyordu ve bir yandan da "Bende öyle düşünüyorum. Belki de kuleye bizimle beraber girmemeli." demişti. Gülümseyerek Lucas'a göz kırpmıştım. Alex'e bunları söyletmek için az önce öyle konuşmuştu ve başarılı da olmuştu.
Sessizce ayağa kalkıp geldiği gibi bize bir şey demeden gitmişti. Ama üçümüz de onun müdürle konuşmaya gittiğini biliyorduk.
-Umarım Sadie yerine daha sessiz birisi gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seven Sins
FantasyHeybetli kulenin yedi katı vardı. Ve onun yanında minicik gözüken bir sürü insan. Acaba hangisi, hangi günaha yenilecekti?