[epilog]

103 18 29
                                    

///

Donghyuck bir kez olsun sözünü kesmeden dinlediği genç adamın her bir cümlesiyle daha da şaşırmış ve taş kesilmişti. Cam odadan ayrılarak geldikleri görkemli saray odasında dinlediği bu hikayeyi sindirmesi uzun dakikalarını almış, içeriye kesin suretle su kaçırmayan kuvvetli pencerelerin arkasındaki denizi izlemeye dalmıştı.

"Bana bakmayacak mısın?"

Oldukça uzun bir sessizlik sonrası duyduğu ses ile irkilen Donghyuck, bakacak cesareti toplayamadığı oğlanın cümlesiyle bakışlarını ürkek bir şekilde ona çevirdi. Aşık olduğu ruh, tam karşısındaydı. Yıllardır deniz aşkıyla yanıp tutuşmuyor muydu? Ömrünü denizler üzerinde geçirmek ve her bir karışını ezbere bilmek istemiyor muydu? Bu basit bir ilgiden ziyade, içini kaplayan sonsuz bir tutku değil miydi? İşte tam karşısında duruyordu. Denizlerin tanrısı ona, sonsuza dek denizin içinde olma teklifi sunuyordu. Üstelik hala kanlı canlı bir faniydi ve bu ince düşünceli kimse onu fikrini sormadan ölümsüzleştirmeyi reddetmişti.

Donghyuck'un vücudundaki tüm kan yanaklarına toplanıp utançla yüzünü eğmesine sebep olurken göğsünü döven kalbine sakinleşmesi için yalvarıyordu. Hayatında birinin gözlerine baktı diye hiç bu kadar utandığı ve heyecanlandığı olmamıştı. Bir çift el oturdukları masanın üzerinden uzanıp kendi ellerini kavrarken eğdiği yüzünü yavaşça kaldırıp kusursuzluğuyla gözlerinin kamaştığı yüze bir daha baktı. Lacivert gözlerin direkt olarak kendi gözlerinde oluşu da hiç yardımcı olmuyordu üstelik.

"Mark." dedi usulca. Kısık ve titrek sesi güçsüzce tanrının kulaklarına ulaşırken Mark gülümsedi.

"Donghyuck."

Sanırım kalp krizi geçiriyorum, diye düşündü Donghyuck. Adımı onun sesinden duymak niçin bu denli heyecan verici.

"Çok şaşkın olduğunu biliyorum ve seni anlıyorum. Bana hemen bir cevap vermek zorunda değilsin. Burada dilediğin kadar kalıp teklifim hakkında düşünebilirsin. Hem, eğer acıktıysan hemen masayı hazırlattırabilirim. Ne dersin?"

"Hayır," dedi Donghyuck aceleyle. "Aç değilim. Yalnızca bir süre düşünebilir miyim? Mümkünse tek başıma."

Mark anlayışla kafa salladıktan sonra ellerini Donghyuck'un ellerinden çekti. Sıcaklık kaybolunca genç oğlan bir miktar somurtmadan edememişti. Mark'ın sıcak ellerini tekrar hissetmek gibi bir isteğe kapılmıştı.

"Gitmeden önce, bilmen gerektiğini düşündüğüm bir şey daha var. Sonrasında düşünmen için zaman tanıyacağım."

"Dinliyorum."

"Geminizdeki aşçıbaşı Do Kyungsoo'nun aşk hikayesini biliyorsun. Onun sevdiği adam bir zamanlar boğularak can vermişti. Ama Do Kyungsoo buna rağmen denize küsmedi ve mesleğine seve seve devam etti. Bunun sebebini hiç merak ettin mi, Donghyuck?"

Genç oğlanın gözleri önünde, denizi sessiz sessiz izleyen bir adam canlandı. Sanki denizi değil de geçmişte bıraktığı anıların yansımasını izliyormuş gibi duygu yüklü olan bakışları anımsadı. Denizin her bir karışında sevdiğinden parçalar bulan o baştan aşağı aşık adama duyduğu saygı öylesine büyüktü ki; Mark'ı onaylarken tüyleri ürperdi.

"O adam Kim Jongin'di. Herkesin hayran olduğu becerikli bir kaptandı. Gemisi seferlere giderken rıhtımda onlarca kol onun için kalkar, hayranı olan genç kızlar gözyaşları dökerdi. Seferlerden döndüğünde kasabadakiler kutlamalar yapar ve kapısında aşk mektupları birikirdi. Fakat onun kalbinde tek bir kişi vardı. Her sefere birlikte gittiği biricik aşkı Do Kyungsoo'dan başkasını gözü görmezdi. Bir gün kazara boğulduğunda ben onların aşkının yıllardır şahidi olduğum için Kim Jongin'i kurtarmak istemiştim. Fakat izin verilmedi. Do Kyungsoo'nun perişan haykırışları öyle içime işlemişti ki; Kim Jongin'in ruhunun yeraltı yerine denizlerde kalmasını bir şekilde başardım. Böylece bazen Kyungsoo ve Jongin iletişime geçiyor. Kyungsoo'nun hala bu mesleği yapabiliyor oluşunun sebebi bu."

Donghyuck'un gözleri şaşkınlık ve yoğun bir rahatlama duygusuyla dolup taşarken daima gıpta ettiği adamın aslında aşkından kopmadığını öğrenince aynı istekle kıvrandığını fark etmişti. Aşkın yüce ve nadir bulunan bir duygu olmasından mütevellit şimdi kendisi de bu duyguyu yitirmekten ölesiye korkar hale gelmişti. Şayet yeryüzüne ulaşıp ölümsüzlük teklifini reddederse her an denizi özleyeceğini biliyordu. Deniz olmadan yaşayamaz, nefes alamazmış gibi geliyordu. Öyle ya; denizin ruhuna olan aşkı gözlerini tamamen bürümüş ve kalbini ele geçirmişti. Tıpkı Kim Jongin'in Kyungsoo'dan başkasını görmeyişi gibi kendisi de denizden başkasına tutulamazdı.

O an aslında çoktan kararını vermiş olduğu fark etti.

Mark odadan çıkmak üzereyken hızla yerinden fırlayıp adrenalin dolu bacaklarla koştu, koştu ve deniz tanrısının önünü keserek ellerini onun göğsüne bastırdı.

"Bekle!" dedi nefes nefese. "Kararımı verdim."

İlk defa bu kadar yakından gördüğü lacivert gözler şaşkınlıkla kendisine bakarken içgüdüsel olarak elleri altındaki sıcak göğsün yaydığı ısıya sokuldu. Vereceği cevabı kestiremeyen Mark'ın endişeli ifadesini fark edince hafifçe gülümsedi. Yanaklarını ala boyayan kan hücumu ve birbirine girmiş kahverengi saçlarıyla aptal bir aşığa benzediğinden emindi. Hoş, zaten tam olarak öyleydi.

Ayak uçlarında hafifçe yükselip deniz tanrısının dudaklarına kendi dudaklarını bastırdığında görkemli sarayın dışını ve tüm dünyayı kaplayan deniz birkaç saniyeliğine durgunlaştı. İlk defa nefes alıyormuş gibi hisseden Mark ellerini Donghyuck'un beline sarıp onu kendine yaklaştırdı. Aşklarıyla harmanlanan ruhları, dudakları gibi birbirine dolanıp bayram ederken bu kudretli duygunun esiri oldukları için çok huzurlu hissediyorlardı. Donghyuck en büyük tutkusuna kavuşmuşken Mark da sonsuza kadar ruhunu birleştirmek istediği o nadide kimseye kavuşmuştu.

Aynı gün içerisinde Donghyuck, fani yaşamından tamamen koparılıp ölümsüz kılındı. Mark, içinde bir güneşin açtığı sarayında kutlamalar başlatmıştı. Taze aşklarının aynı zamanda ilk ve tek aşkları olacağı gerçeğini bilen ikili; derin, soğuk fakat içinde huzur ve aşka ev sahipliği yapan denizlerde beraber yeniden doğmuş ve bir bütün haline gelmişlerdi.

"Her zaman istediğimle
Geçmişin geleceğinle
Benimsin artık
Derinlerde
Derinlerde"

\\\

Son Feci Bisiklet'in "Bikinisinde Astronomi" şarkısından esinlenerek yazmaya başladığım bu kısa kurguyu okuduğunuz için teşekkür ederim.

Başka kurgularda görüşmek üzere, hoşça kalın <3

ölü denizciler, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin