[4]

83 18 18
                                    

///

"Var oluşumun başlangıcından bu yana içimde hep hatrı sayılır bir yalnızlık hissettim. Derin ve karanlık suların her bir zerresine sahip olmak ve her bir köşesinden haberdar olmak, hesaplanamayacak kadar uzun bir süre zarfında beni gittikçe umutsuzlaştırdı.

İçimde biriken koca yalnızlığı ve isyanı; dalgalar, tsunamiler ve seller ile fani dünyaya yansıttım. Felaketler yaratırken dünyanın aklına gelebilecek her noktasından geçtim, sayısız ruha denk geldim ve sayısız kez canlar aldım.

İnsan ırkının en gözde sanat, inanç malzemelerinden ve nankörlüğüyle kirletmekten de kaçınmadığı biri, bir şey olmak öfkemi bazen körükledi. Bazen gururumu okşadı. Bazense sadece durup düşünmeme olanak sağladı. Kudretimin yüceliğinin benden almak istediği en acı intikamını düşünmekle geçen yıllarda sorularıma bir cevap buldum.

Bir tanrı için bile yalnızlıktan beteri yoktur, Donghyuck. Ne göklerin, ne yerin ne de denizlerin ulu tanrısı bu gerçeği inkar edebilir. Tüm güç ellerinde; dünyanın her zerresi emirlerinde olsa dahi yalnızlığa mahkum varlıklardır tanrılar. Bu engin sularda bir başıma hissettiğim sürede asla bir seçim şansım olmadı. Kulağa gülünç gelecektir fakat ben, denizlere hükmeden deniz tanrısı, o görkemli gücün bir parçasını bile yalnızlığımı gidermeye yetiremedim.

Bir krallığım, emrimde deniz yaratıklarım ve her damlası kontrolümde olan milyarlarca metreküp suyum vardı. Bir de içimde kocaman bir boşluğum.

O boşluk büyüyor ve beni daha da çileden çıkarıyordu. Tanrı olmanın intikamını buldum demiştim ya biraz evvel, işte o boşluğa bir isim bulmamla başladı önü kesilemez arayışım. İnsanlar düzeni sağlayacak tanrılara; tanrılarsa onları ruhsuzluktan çekip alacak birer ruha muhtaçtır esasında. Ben de sana muhtaçtım, Donghyuck. Yalnızlığımın kurtarıcısı ve ruhumun diğer yarısı olan fani ruh, sana aitti.

İçten içe bunu nasıl anladığımı soruyorsun, biliyorum. Öyleyse hikayenin asıl kısmına geçerek aklındaki soruları birer birer aydınlatmak istiyorum.

Seni ilk kez Denizcilik Harp Okulunun rıhtıma açılan kıyısında gördüm. Sen uzun uzun seyrettiğin sulara içini dökerken, yük ve yolcu gemilerini hayranlıkla izlerken, taze deniz havasını ciğerlerine çekerken onca faninin arasında ben de seni seyre dalmıştım. Yanındaki arkadaşına denize aşık olduğunu söylüyor, bir gün bir geminin mürettebatında yer alacağını kesin bir şekilde dile getiriyordun. Gözlerindeki tutku önce sularıma, sularımdan da içime aktı.

Milyarlarca insan görüp geçirmiş bu gözlerin en çok takılı kaldığı kişi olmaya başladın zamanla. İki yıl boyunca, lisen bitene kadar kıyılarda seni izledim. Bazen insan formunda sahilde yürüdüm, bazen sen yüzerken teninde dolandım, bazen de sarfettiğin içten cümleleri dinleyerek denize olan aşkınla mest oldum.

Böylece, bir gün senden daha çok istediğim ve muhtaç olduğum hiçbir şeyin olmadığını anladım. Aşkın karşılıklıydı.

Fakat seni bulmak ve uzaktan izlemek yetmiyordu bana. Hep yanımda olmanı istiyordum. Dipsiz yalnızlığımın sonsuza dek uzanacağı gerçeği öfkemi harlarken senin de bu sulara ait olman için çırpınıyordum. Tek bir yolu vardı.

Ruhunu sularıma hapsedebilirsem sen de sonsuza dek benim olacak ve ölümsüzlüğümü benimle paylaşacaktın.

Oysa denizler kimseyi istemezdi kendinden başka. Fakat arkadaşım Gök Tanrısı ile konuştuğum bir vakit, bastırmanın artık mümkün olmadığı hislerimi çözüverdi. Seni ne denli istediğimi ve sana olan aşkımı gördükten sonra bana yardım etmeyi de kabul etti.

Böylelikle denizin ortasına bir kasırga, bir fırtına koyuverdi. Denizlerim beni tutkumla galeyana gelirken fırtınanın etkisiyle hepten zaptedilemez bir felakete evrildi. Kamarotluğunu yaptığın gemi böylelikle sularıma gömülürken nihayet kollarımdaydın. Geriye kalan herkes kıyıya sapasağlam vururken sen benimleydin. Öyle güzel, öyle masum ve öyle tapılasıydın ki bir tanrı olmam senin önünde diz çökmek istememe engel olamıyordu. Seni o an ölümsüz kılabilir ve fikrini almadan tek bir seçenekle baş başa bırakabilirdim. Ama yapmadım.

Yapamadım.

Seni camdan bir odaya yatırıp uyanmanı bekledim. Konuşmak, gerçekleri anlatmak ve sormak istedim.

Denizimde sonsuzum, ruhumun diğer yarısı olup olamayacağını sana sormak istedim, Donghyuck."

\\\

ölü denizciler, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin