5

2.2K 212 335
                                    

Hyunjin elinde ki dosyayı masasının üzerine bırakıp parmaklarını öttürdü. Müşterilerden biri malzemeleri iptal ettirdiği için ortalık biraz karışmıştı. Malzemelerin kadar yoldan geri dönmesi gerekiyordu ama şöförler itiraz ediyorlardı. Hatta biri istifa etmişti. Bu durum da şirketi -özellikle Hyunjini- zor duruma sokuyordu. Yeni şöför bulmaları zor olacaktı.

Oflayıp sandalyesine oturdu ve geri yaslandı. Başı ağırmaya başlamıştı tekrardan ve kısa süre önce ağrı kesici içtiği için şimdi içemiyordu. Telefonunun titremesiyle elini cebine attı ve telefonu çıkardı. Göz ucuyla saate baktığında öğle molası olduğunu fark etmişti. Arayan kişi Felix'ti (di?). Aramayı açıp kulağına götürdü telefonu.

"Efendim." dedi yorgun sesiyle. "Öğle molası oldu değil mi?" Hyunjin eline aldığı kalemi çevirirken küçük bir mırıldanmayla onayladı.

"İlk karşılaştığımız bankın oradayım. İstersen birşeyler yiyebiliriz?" Hyunjin gülümseyip Felix'i onayladı ve aramayı kapattıktan sonra ceketini giyip ofisinden ve şirketten çıktı.

Adımları hızlı ama dikkatli bir şekilde karşıya ilerliyordu. Sonunda bankın, Felix'in yanına geldiğinde yorgun bir şekilde gülümseyip elini uzattı. Felix ise gözdevirip Hyunjin'i elinden tuttuğu gibi kendine çekip sarılmıştı. Hyunjin şaşırsa da toparlayıp o da sarılmıştı. Ayrıldıklarında Felix bankın üzerinde ki poşeti kucağına alıp oturdu. Hyunjin de oturunca Felix içinden çubukları çıkarıp Hyunjin'e uzattı. Hyunjin'in kaşları havalanmış bir şekilde almıştı elinden.

Poşetten iki orta boy kap, termos ve iki bardak daha çıkınca Hyunjin gülmeden edemedi.

"Umarım beni zehirlemeye çalışmıyorsundur?" Felix gözdevirip eliyle Hyunjin'in koluna yavaşça vurdu. "Hadi ama sadece üniversitenin ilk senesinde olmuştu!" Hyunjin gülmeye devam edince Felix gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ama Hyunjin çoktan onun güldüğünü görmüştü.

Hyunjin elinde ki çubuklardan birini Felix'e verdi ve ikili yemeye başladı.

"Yorgun görünüyorsun." dedi Felix başını yemekten kaldırmadan. Hyunjin omuz silkti. "İşler işte. Şöförümüzden biri istifa edince zor duruma düştük." Felix ağzındakini yutup Hyunjin'e baktı. Hyunjin ise başını kaldırmadan yemeğini yiyordu.

"Normalde böyle ayrılamazlar. Şirketi zarara götürdüğü için tazminat öder." Hyunjin başı ile onaylayıp Felix'e baktı. "Şirketin düzgün yapamadığı bir iş daha işte. Başta imza alması gerekiyor zaten ama yapmamışlar. Böylece işten kolayca sıyrılabiliyorlar."

Felix başı ile onaylayıp sessizce yemeye devam etti. "Yanıma gelmek nereden esti? Beni mi özledin yoksa?" Hyunjin'in gülerek söylediği şeye başını salladı Felix. "Tabi canım. Öyle özledim ki özlemimden ölüyorum!"

"Aşık mısın bana?" Felix gözdevirip gülünce Hyunjin de ona eşlik etti.

Yemekleri bitince Felix kendilerine çay doldurmuştu. Şuan Felix birşeyler anlatıyor, Hyunjin onu gülümseyerek izliyor, dinliyordu. O sırada da herbir ayrıntısını incelemişti. Gözaltlarını ve burnunun üzerini kaplayan çilleri, kalın şekilli dudakları vardı. Adem elması güldüğünde aşşağı yukarı hareket ediyordu.

"Jin bu aralar size çok gelmeye başladı. Rahatsız etmiyor değil mi?" Hyunjin başını sallayıp reddetti. "Rahatsız hissedersen söyle bana uyarırım onu."

"Rahatsız olmuyorum merak etme. Hem rahatsız olsaydım eve almazdım."

Felix 'senden beklerim' dercesine başını sallayıp güldüğünde Hyunjin telefonunu çıkarıp saate baktı. İşin başlamasına az kalmıştı. Normalde bu saatlerde hep ofisinde dinleniyor olurdu.

𝙏𝙬𝙤 𝙇𝙤𝙫𝙚𝙧𝙨 HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin