9

1.9K 161 178
                                    

Hyunjin gözlerini açıp etrafına bakındı. Etraf tertemiz gözüküyordu. Kremi eski yerindeydi ve ortalıkta Felix gözükmüyordu. Başta rüya olduğunu düşünse de kalçasında ki sızı gerçek olduğunu haykırıyordu. Üstünde ki örtüyü kenara bırakıp yataktan kalktı. Üstünde hiçbir şey yoktu. Seviştikten sonra banyo yaptığı için hızla üstüne rahat birşeyler geçirip odasından çıktı.

Camdan baktığında karanlık olduğunu fark etmişti. Bu da demek oluyordu ki içeriden gelen sesler kardeşlerinin sesiydi.

Oturma odasına gidip gözlerinin ışığa alışması için bir kaç kez kırpıştırdı. Etrafı net görecek hale geldiğinde karşısında ki 4 kişiye baktı.

Felix, Yeongmin, Jin ve Eunha yerde oturmuş ellerinde kartlarla kendisine bakıyorlardı.
"Saat kaç." dedi yüzünü ovuştururken. Akşamın sekizi cevabını alınca koltuğa oturdu ve ne oynadıklarına baktı. Gözlerini kocaman açıp hemen Jin ile Eunha'nın arasına oturdu.

"Bensiz uno mu oynuyorsunuz?! Yazıklar olsun!" Çoktan kaybeden Yeongmin kartları ellerinde alıp desteye ekledi. "Yeni kişi geldiği için baştan başlıyoruz!" Herkesten itiraz mırıltıları alınca sırıtıp kartları karıltırdı ve dağıttı.

Oyun boyunca Hyunjin arasıra Felix'e baksa da Felix o hariç her yere bakıyordu. Birkaç tur attıktan sonra Hyunjin acıktığını söylemişti. Felix hariç diğerleri de acıktığını söyleyince Hyunjin'in tek kişilik yapacağı yemek 4 kişiye çıkmıştı.

"Sen aç değil misin Felix? Biraz yardım etsen?" Aslında yardım için çağırmıyordu ve bunu Felix'de biliyordu. Felix cevap vermeden Jin ayağa kalktı. "Ben ederim!" Hyunjin modunun düşüşünü belli etmeden gülüp teşekkür etti. İkili mutfağa gidip birleyler hazırlamaya başladı. Jin'in yaptığı her hareket Hyunjin'i güldürüyordu. Ta ki sorduğu soruya kadar.

"Abim ile seviştiniz mi?" Hyunjin elinde ki bardağı bırakıp kocaman gözlerle Jin'e döndü. "Ne? Öyle bakma boynunda izler var ve biz buraya geldiğimizde abim buradaydı." Hyunjin gözlerini kapatıp başı ile onayladı.

"Abımı öpebiliyorsan beni de öpebilirsin bence?" dedi Jin Hyunjin'e dönerken. Hyunjin'in kaşları havalandı. "Hayır seni öpemem. Daha çok küçüksün."

"Kardeşlerin henüz birşey fark etmedi ve fark etse ne düşünürler bilmiyorum." Hyunjin oflayarak saçını geri attı.

"Kabul-" Sözü dudaklarına değen dudaklarını kesilmişti. Düşündüğü şeyi kabul etmeyeceğini söyleyecekti. Jin'den ayrılıp kapıda ki hareketliliğe baktı. Felix kocaman açtığı hem şaşkın hem de kızgın gözler ile kendisine bakıyordu. Birşey demeden ve Jin'd çaktırmadan ordan ayrıldı.

"Jin." dedi Hyunjin yüzünü sıvazlarken. "Ben abine aşığım." daha kendine bile söylemediği sözleri sevdiği adamın kardeşine, üstelik az önce kendisini öpen kişiye söylemişti. Gözünün önüne düşen saçını geriye atıp Jin'in yüzünü elleri arasına aldı. "Bak sen daha çok küçüksün anlıyor musun? Önünde daha kocaman yıllar var. Aramızda 16 yaş var resmen ve sen daha reşit bile değilsin. Sadece hormonlarını kontrol edemiyorsun."

Jin dolan gözlerini Hyunjin'in gözlerine sabitledi. "Yönelimimi öğrendiğim kişi sensin. Benden ne kadar büyük olursan ol senden hoşlanıyorum." Hyunjin'in elleri arasından ayrılıp dolan gözlerini kazağının koluna sildikten sonra gülümsedi. Daha sonra mutfaktan ayrıldı. Hyunjin de arkasından oturma odasına gitti. Felix hararetli bir şekilde birisi ile mesajlaşıyordu ve oldukça sınırlı gözüküyordu.

"Felix." dedi Hyunjin Felix'in yanına otururken. Felix bakmaya bile zahmet etmedi. "Açıkla-" Felix dolan, öfke saçan gözlerini Hyunjin'in gözlerine dikti. Hyunjin ne olduğuna şaşırmıştı. "Kes sesini." sesi sadece Hyunjin'in duyabileceği kadar yüksekti. Jin arasıra onlara baksa da Yeongmin'in sızlanışları yüzünden odağını oyuna verdi.

𝙏𝙬𝙤 𝙇𝙤𝙫𝙚𝙧𝙨 HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin