Sunwoo baş ağrısıyla uyandığında kendisini soğuk mermer zeminde yatarken buldu. Yavaşça doğruldu ve oturur hâle geldi. Küçük bir odadaydı, çevresinde sadece boş bir kitaplık vardı. Oda dışarıdaki aydınlatmaların ışığıyla hafifçe aydınlanıyordu. Boynunda bir eksiklik hissedince elini oraya götürdü. Boyunluğu alınmıştı.
Ayağa kalktı, biraz hızlı davrandığından kalktığında başı dönüp gözleri karardı. Bir yere tutundu, sırtını duvara yasladı ve başını ovdu. Derin bir nefes aldı ve kendine gelince odadan çıkmaya karar verdi. Sonuçta ölmemişti. Belki boyunluğunu geri alabilirdi.
Odanın kapısını ittirdi. İki yana sertçe ittirilen kapı duvarlara çarptığı için yüksek bir ses çıkarmış ve çarptıktan sonra geri kapanmıştı.
Sunwoo karşısındaki kişiyi görünce yerinde durdu. Kendisinden yaklaşık bir santimetre kısa olan beyaz boyalı saçlı beden odanın camından dışarı bakıyordu. Biraz daha bakınca boynundaki dışında elinde fazladan bir boyunluk olduğunu fark etmişti Sunwoo.
Sinirle sırıttı. Elinde saldırmak ve kendisini savunmak için hiçbir şey olmamasına rağmen karşısındaki kişiye yapmak istediği acımasız şeyleri düşünüyordu. Normalde böyle birisi değildi, ama bulunduğu durumu kabullenmişti, yakın arkadaşından yediği kazıktan sonra.
O an camdan bakan beden arkasını döndü. Sunwoo gördüğü kişiyle gözleri şokla açılmıştı.
"K-Kevin?"
Kevin Sunwoo'nun şok olduğunu görmesiyle güldü. Elindeki boyunluğu bir kenara fırlattı. Sunwoo çıkan sesten kırıldığını sanmıştı ama boyunluktan hâlâ ışık gelmeye devam ediyordu. Kevin yavaşça Sunwoo'ya yaklaştı ve kulağına eğildi.
"Senden intikam alacağımı söylemiştim ve bak neredeyiz."
Sunwoo yine aynı konunun açılmasıyla göz devirip Kevin'i yakasından tutup çekmişti. Bu sefer kulağına o fısıldadı.
"Özür dilemiştim. 4 yıl boyunca her istediğini yaptım."
Kevin, Sunwoo'nun ellerini sıktı, eli acıyan Sunwoo yakasını bırakmış ardından Kevin, Sunwoo'yu güçlüce ittirmişti.
Birden ne olduğunu anlamayan Sunwoo, sırtının bunca zamandır arkasında olan masaya sertçe çarpması ile acıdan sessizce inleyip yüzünü buruşturdu. Kemiğinin kırıldığını hissetmişti.
"4 yıl boyunca kendi vicdanını rahatlatmak için peşimde koştun! Affettiğimi hiçbir zaman söylemedim!"
Hâlâ belinin ağrısından yerde kıvranan Sunwoo'ya eğilerek cebindeki bıçağı çıkardı, beyaz saçlı olan. Kevin soğuk bıçağı vücudunda gezdirmeye başlayınca küçük olanın nefesleri düzensizleşmeye başladı. Kevin korkudan titreyen bedene baktıkça gülümsemesi genişliyordu.
"Acı çekmeni istiyorum Kim Sunwoo. Aynı ona yaptığın gibi."
"Bilerek yapmadım!"
Kevin elindeki bıçağı Sunwoo'nun baldırına sapladı. Sunwoo acıyla çığlık attı.
"Bilerek yaptın! Seni Hyunjun ile tanıştırdığımda onu kıskandın ve benden gizli ona zorbalık yapmaya, hakkında dedikodular çıkarmaya başladın. O senin yüzünden intihar etti!"
Sunwoo ağlamaya başlamıştı. Kendisine saplı bıçaktan dolayı mı, çektiği vicdan azabından dolayı mi kendisi de bilmiyordu.
"Lisedeydim! Çocuktum da-"
Sözü Kevin'in bıçağı daha derine sokmasından dolayı çıkan çığlığıyla kesilmişti.
"Konuşmaya hâlâ yüz bulabiliyor musun?"
Bunu söylemesiyle bıçağı, acıdan gözyaşları akıp durandan hızlıca çekti, tekrar Sunwoo'nun çığlığı duyuldu. Ardından da cebinden başka bir şey çıkardı. Bu bir el bombasıydı. Dişiyle pimi çektikten sonra hemen Sunwoo'nun ve kendi yanına bıraktı.
"Sen de öleceksin." Karşısındakinin yaptığı şeye anlam veremeden zorla konuştu.
"Lisede, ortak olduğumuz kulüpte, bir şey işlemiştik hatırlıyor musun? Büyük amacımız. Şöyle anlatmışlardı: Hayatınız boyunca bunu elde etmek için uğraşırsınız, eğer elde ederseniz de yaşamak için bir anlam bulamazsınız."
Sunwoo'nun gözlerinin ağırlaştığını ve bilincinin kapanmak üzere olduğunu fark eden Kevin hızlıca Sunwoo'nun yüzüne eğilip parmaklarıyla karşısında yatan bedenin gözlerini açmıştı.
"Benim hayatımdaki amaç da buymuş, seni öldürmek.
Cehennemde görüşürüz Kim Sunwoo."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maverick, the boyz ✔️
FanfictionJuyeon derin bir nefes verdi, kapıyı itip yere çöktü ve düşünmeye başladı. Neden en başından aralarında bir hain olduğu söylenilmemişti? Neden öbür takımda Sangyeon ve Hyunjae vardı, rastlantı mıydı? Yoksa her şey başından beri kurgulanmış mıydı? t...