"Neden bana inanmıyorsunuz, o gerçekten burada diyorum." diye tekrarladım. Anlamıyorlardı, delirdiğimi düşünüyorlardı.
"Anlamıyorsunuz."
"Anlıyoruz Seungmin ve sadece yardım etmeye çalışıyoruz." sakin kalmaya çalışarak konuşan Minho hyungdu
"Beni odaya kapatıp ilaçlar içerek mi yardım ediyorsunuz?"
"Çünkü başka seçenek bırakmıyorsun. Bak böyle giderse seni hastaneye yatırmak zorunda kalacağız Seungmin, lütfen işleri zorlaştırma ve ilaçlarını iç." Sesi sonlara doğru sert çıkmıştı.
"Peki içeceğim ama ilaçların bir sike yaramadığını zaten biliyorsunuz."
İlaçları içip yatağa uzandığımda yavaş yavaş göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı. Anlamıyorlardı, Hyunjin buradaydı ama kimse görmüyordu ya da dikkatli bakmıyorlardı. Bilincim iyice kapanırken odanın köşesinden bana bakan Hyunjin'i gördüğümde güzelce gülümsedim. Kesinlikle nasıl bakacaklarını bilmiyorlardı...
"Günaydın Sevgilim"
"Günaydın Seungmin"
Hyunjin ben uyurken yanıma uzanmış olmalıydı şimdi ise yanımda uzanıyordu sıkıca sarılmıştı bana. Sıcaklığını hissedebiliyordum, o kesinlikle gerçekti ben hayal kurmuyordum. Gerçek olduğunu bir kez daha kanıtlamak için sıkıca sarılıp kokusunu içime çekmiştim.
"Yine inanmadılar bana."
"Biliyorum bebeğim."
"Onlara kanıtlamak istemiyorum artık. Deli olduğumu düşünüyorlar."
"Hadi gidip bir şeyler atıştıralım."
"Evet! Çok acıkmıştım."
Tüm günüm Hyunjinle konuşarak geçiriyordum. O genelde pek anlatmayı sevmezdi hep ben konuşurdum o da sıkılmadan beni dinlerdi. Çok konuştuğumu söylediğimde, beni dinlemeyi sevdiğini söylerdi. Kaç saat öylece konuştuk bilmiyordum ama kapının çalmasıyla yerimden kalkmak zorundaydım. Kimin geldiğini tahmin etmek zor değildi.
Minho hyung
"Selam Seung, umarım akşam yemeği için müsaitsindir çünkü yemek sipariş ettim." bunları söylerken çoktan ceketini çıkarıp içeri ilerlemeye başlamıştı.
"Evet müsaitim hyung"
İçeri girdiğimde Hyunjin yoktu, etrafa bakınsam da yoktu. Belki Minho hyung onu görmediği için üzülüyor olmalıydı bu yüzden gitmişti.
Minho ile yemek gelene kadar konuşmamıştık. Büyük ihtimal sabah sert konuştuğu için özür dilemeye gelmiş olmalıydı. Her sabah kavga edip akşamları yemek yiyorduk ve ilaçlarımı içtiğimden emin oluyordu. Gittiğinde ise gidip ilaçları kusuyordum. O ilaçları sevmiyordum ve bazen istesem de onları çıkaramıyordum.
"Seungmin ben sabah olanlar için özür dilerim sert konuştuğumun farkındayım."
"Sorun değil hyung."
"Biliyorsun seni ko-"
"Biliyorum beni korumak için her şey evet" cümlesini yarıda kestikten sonra konuşmamıştı.
"Tamam bana her şeyi baştan anlat. Hyunjin'i ne zamandır görüyorsun?" derin bir nefes aldım. Bunu kaç kez anlatacaktım daha
"Lütfen Seungmin, bende Hyunjin'i özlüyorum, bende onu görebilmek istiyorum."
"Neden göremiyorsunuz o zaman? Neden ben görüyorum, neden ben onu hissedebiliyorum? Neden deli olduğumu düşünüyorsunuz?" bağırmamıştım çünkü buna gücüm yoktu. Her şeyi sakince söylemiştim.
"Bilmiyorum Seungmin ama bende onu görmek istiyorum ama ölmüş birini gördüğünü söylüyorsun Seungmin, ölmüş biriyle konuştuğunu söylüyorsun. Sence bu mantıklı geliyor mu sana?"
"O ÖLMEDİ!"
"Hyunjin öldü Seungmin, onu gömdük sende oradaydın, gördün. O arabadan sağ çıkması bir mucizeydi."
"HAYIR O ÖLMEDİ. O ZAMAN BEN SAATLERDİR KİMİNLE KONUŞUYORUM. O KESİNLİKLE HYUNJİN"
"Seungmin sakin ol, artık bunu aşmalısın. Her kimle konuşuyorsun bilmiyorum ama o Hyunjin değil. Hyunjin artık yok."
"Evimden defol git! ÇIK DEDİM SANA, HEMEN GİT EVİMDEN!"
Minho hyung o gece beni orada bırakıp gitmişti. O gittikten sonra saatlerce ağlamıştım ve beni teselli eden Hyunjin'di yanılıyorlardı. O ölmemişti, buradaydı kollarımın arasında. Ben deli değildim, onlar inanmıyordu
Selam selam
Umarim kotu olmamistir uzun zmandir fic yayjnlamiyordumBiraz tuhaf bir fic olacagini dusunuyorum zaten 5 bolum
3 saatte yazip bitirdim bu yuzden cok harika bir sey olacagini sanmiyorumIyi okumalar ve oy ve yorum atmayi unutmayin
Buda cok begenerek yaptigim diger kapak ama suanki daha uygun oldugunu dusundum
Bunuda gorun bosuna yapmadim ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
göçmüş kediler bahçesi - hyunmin ✓
Short StorySürekli seni düşündüm, özledim. Hasretinle kavrulurken bitmedi mi öfken, yetmez mi ayrılık? Artık buluşsun dudaklarımız, ruhlarımız.