Sabah kalkar kalkmaz annemin ısrarı üzerine zorla ağzıma birşeyler attım fakat hiç iştahım yoktu.Hatta aynadaki aksime her baktığımda solgun bir yüz ve çökmüş bir bedenden başka birşey görmüyordum.
İstanbul'a gelmeden önce işimi ayarlamıştım ve iyi ki de ayarlamıştım.Çünkü bilmediğim bir şehirde iş bulmam epeyce zor olabilirdi.Neyse ki önceden çalıştığım hukuk bürosundakiler bana yeterince yardımcı olmuşlardı.
Annemle yemek konusu dışında hiç konuşmamıştık.Ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu.
Benim söyleyebileceklerim boğazıma düğümlenmişti sanki ya da bilmiyorum.Ne diyebilirim ki?
Zaten yeterince duygu karmaşası içerisindeydim bir de boş yere annemin canını sıkmak istemiyordum.
Odama gitmek üzere adımlarımı hızlandırdım.Henüz işe başlamama daha birkaç gün vaktim vardı.Bu günleri dinlenmek için harcamam benim için daha sağlıklı olurdu.
Annem de içerdeki beyaz L şeklindeki kanepeye oturmuş,elindeki sözleşmenin her maddesini inceliyordu.
Odama geçip ben de kendi işlerimle ilgilensem iyi olacaktı.Odamın kapısını açmamla zil sesi kulağıma ilişti.Saat henüz erkendi.Bu saatte kim olabilirdi?
Merakla kapıya doğru ilerledim.Annem de benimle ayaklandı.Bina görevlisi olduğunu düşündüğüm için kim o? Diye sorma gereği duymadan kapıyı açtım.
Bakışlarım önce karşımdaki cüsseli adamın bedeninde,daha sonra da yüzünde bir süre gezdi.Karşımda uzun,esmer tenli ve gri-siyah takım elbiseli bir adam duruyordu.Adamı bir süre inceledikten sonra bakışlarımı gözlerine sabitledim.
Ben neden geldiğini sormaya yeltenecektim ki annem yanımdan geçerek elindeki sözleşme kağıdını adama doğru uzattı.
Şaşkın bakışlarla bir anneme bir adama baktım.Adam bir süre kağıdı inceledikten sonra tek kelime etmeden görüş alanımdan çıktı.
Ben de adamın gitmesiyle kapıyı kapatıp anneme döndüm ve soran gözlerle ona baktım,"Bu da neydi şimdi anne?"
"Sözleşme için gelmişler işte." Diyerek geçiştirse de ben bunu biraz tuhafsamıştım.
Bir sözleşme için buraya kadar gelmişler miydi gerçekten? Ya da annemin ismini falan neden sormamışlardı?
Oldukça tuhafsamıştım bu durumu fakat annemden çıt çıkmayacak gibiydi.Annem adımlarını mutfağa yöneltince ben de peşine takıldım.
"Anne?" Diyerek onu omzundan tutup durdurmak istercesine elimle dürttüm.Bu hareketimle annem bana dönüp soran bakışlar attı.
"Bu adam da kimdi?"
"Dedim ya sözleşme için geldi diye kızım." Tam dönüp adımlarını devam ettirecekken kolunu kavrayıp onu tekrar durdurdum.
Nedense içim huzursuzdu.Anneme inanasım gelmiyordu.Bu davranışları ve cevapları beni nedense tatmin etmiyordu.
"Anne bana doğruyu söyle,kim bir sekreter sözleşmesi için buralara kadar gelir? Ya da bir sekreter için böyle ihtişamlı bir daire verilmesi ne kadar normal?" Diyerek onu resmen sorguluyordum fakat bu benim hakkımdı.
Ne durumun içinde olduğumu bilmek istiyordum.
"Sen bana hesap mı soruyorsun Ahu?" Bakışları sertleşmişti bir anda.
"Hayır.Sadece nasıl bir durumun içinde olduğumuzu anlamaya çalışıyorum anne.İçimden bir ses.." bir an duraksadım ve devam ettim."içim huzursuz anne.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHU - Benliğimdeki hükmünün varoluşu
Teen FictionŞimdiden akmaya başlayan burnumu hafifçe çektim.Bir dakika,neden hareket etmiyordum? Düşüncelerimden uzaklaşıp karşımda bana bakan bir çift gözlere odaklandım.Buradaydı.Gelmişti. "Geldin." Diyerek gülümsedim. Gelmişti.Bana verdiği sözü tutmuş ve gel...