Düşüncelerimden uzaklaşıp karşımda bana bakan koyu gözlere odaklandım.Buradaydı.Gitmemişti.
"Geldin." Diyerek gülümsedim.
Gelmişti.Bana verdiği sözü tutmuş ve gelmişti.
Gözlerini gözlerime sabitleyip dudaklarını araladı,"Geciktim mi?" Nefesi düzensizdi.Sanırım koşmuş ya da acele etmiş gibiydi.
"Sen iyi misin?" Diyerek endişeli gözlerle onu süzdüm.Bu sefer üzerinde koyu mavi renkte bir takım elbise vardı.
"Beni boş ver.Hala öğrenmek istiyor musun?"
Başımla onaylayarak ona baktım.
"Pekala," diyerek asansöre girdi.Bir sayıya tıkladıktan sonra bana bakmadan beklemeye devam etti.Asansöre ağır bir sessizlik hâkimdi.Nefes alışverişlerimiz bile duyulacak seviyedeydi.
İkimiz de asansörün kapıları açılana dek konuşmamıştık.Zaten bu gece ben değil o konuşacaktı.
Asansörün parlak kapıları açıldıktan sonra önden o ardından da ben çıktım.Bir süre yürüdükten sonra diğer daire kapılarından farklı kahverengi çelik bir kapının önünde duruyorduk.
Benim görmemi engelleyecek bir şekilde şifreyi girerek kapıyı açtı ve önden girdi.
Ben de aynı şekilde onu takip ederek içeri girdim ve kapıyı ardımdan kapattım.
Burası bizim dairemizden biraz daha farklıydı.Oturma odasının ön duvarı boydan boya camdı ve dışarısı tam olarak görünüyordu.
Aynı şekilde çoğu sehpa da cam olarak tasarlanmış ve mobilyalar koyu renk ağırlıklıydı.
"Etrafı incelemen bittiyse geç otur," diyerek siyah deri koltukta biraz daha yayıldı.
Yavaş adımlarla ben de karşısındaki koltuğa oturup ona bakmaya başladım.
Tuhaf bir şekilde o da bana bakıyordu.Bakışları ifadesizdi.Içimin tuhaf olduğunu hissedip bakışlarımı üzerinden çektim.
Bana oranla boyu daha uzun ve saçları kahverengiydi.Hafif kirli sakalları da onu tamamlıyordu.
"Söyle bakalım küçük kız,ne bilmek istiyorsun?"
Bakışlarımı tekrar ona çevirerek gözlerine baktım.Biraz afallamıştım.
"Adın ne?" Diyerek konuşmayı başlattım.
İfadesiz bakışlarını benden çekip ayağa kalktı ve bar olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerledi.
"Bu sorunun konumuzla ilgili olduğunu sanmıyorum ufaklık.Başka?" Sırtı bana dönük bir şeyler yapıyordu.Sanırım kendisine içki dolduruyordu.
"Önce seni tanımalıyım." Diyerek üsteledim.
Arkasını döndü ve elindeki viski bardağını havaya kaldırarak,"İster misin?" Dedi.
"Hayır.Adın?" Sorumu üstelemem onun canını sıkmış olmalıydı.Ama bu benim pek de umrumda değildi.Onu tanımakta kararlıydım.
Içkisini tek yudumda bitirerek bana döndü."Babandan bahsedelim biraz da ne dersin?" diyerek güldü.Gülüşünde daha farklı duygular yatıyordu.
Daha fazla ısrar edemeyeceğimi anlayınca,"Tabii nasıl istersen.Seni dinliyorum," diyerek oturuşumu düzelttim ve ona döndüm.
"Ama şunu söylemeliyim ki sen onun kadar aptal değilsin." Dedi.
Babam,annemin dediğine göre ne kadar kötü biri olsa da bir başkasının ona laf etmesine izin veremezdim.
"Düzgün kelimeler tercih etmeni rica ediyorum.Devam et lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHU - Benliğimdeki hükmünün varoluşu
Teen FictionŞimdiden akmaya başlayan burnumu hafifçe çektim.Bir dakika,neden hareket etmiyordum? Düşüncelerimden uzaklaşıp karşımda bana bakan bir çift gözlere odaklandım.Buradaydı.Gelmişti. "Geldin." Diyerek gülümsedim. Gelmişti.Bana verdiği sözü tutmuş ve gel...