Acımasız Aşklar

99 4 0
                                    

      Bütün bir yılı bitirmiştik. Artık 6. sınıftaydık. Bu yılın, benim için ve Duygu için çok önemli, üzücü ama aşk dolu bir yıl olacağını bilmiyorduk.
      Benim hikayem bir fen dersinde başladı. Aslında ben o gün okula gelmemişti. Ben yokken yerler değişmiş. Artık Utku ile oturuyormuşum... Onun bende bu kadar büyük bir etki yaratacağını bilmiyordum.
      Yerlerin değişmesi, benim için iyi olacaksa da Duygu'ya acıdım. Çünkü bir iblisle (Eren) oturuyordu.

                                         *
      Zaman ile aşık oluyordum!
Fakat bunu anlayamamıştım. Başka bir deyişle "istemeden oldu..." diyebiliriz.
      Duygu'ya gelelim. O da aşık olmuştu. İkimiz de, birbirimizin kimi sevdiğini bilmiyorduk. Ama yalan söylemeyelim, benimki aşktı, onunki hoşlanma. Bu yüzden o kolay vazgeçebilse de ben bir kişide takılı kalmıştım...
      Şimdi de gelelim birbirimize nasıl söylediğimize. Ben resmen yalvarmıştım:
   -Duygu noolur söyle, bak söz ben de söylicem.
   +Olmaz ya. Ben kimseye güvenmiyorum.
   -Bana bile mi?
   +Ya sana güveniyorum ama işte...
   -Ne işte?
   +Bilmiyorum. (Duygu'nun her zamanki konuyu uzatma çabaları)
   -Bişey söylicem, ya aynı kişiyse?
   +Bence aynı kişidir, söylemeyelim.
   -İnşallah değildir.
   +Bilmiyorum.
   -Neyse ya, bak bir iki üç diyelim ve aynı anda söyleyelim. Çünkü öyleyse bile yapacak bişey yok.
   +Tamam. Biiir ikiii üüüç. "...."
   -Utkuuu...
   +Oh be. Aynı değilmiş.
   -Aslında anlamam gerekirdi, o sana şaka yapınca ağzın kafam kadar açılıyodu.
   +Sen de belli ediyodun.
   -Ya gerçekten mi? Off... Anlamış mıdır?
   +Sanırım, yani herhalde. Çünkü sen de yaptığı her şakaya gülüyosun.
   -Napıyım. Aşk işte...

Üç SilahşörlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin