XXI- "Medusa"

668 442 315
                                    

21. BÖLÜM
''Medusa''

İşte oradaydı.
Karanlığın içindeydik ama o bana yürüdükçe aydınlanıyordu etraf. Gözlerine baktığımda bir aynaymışçasına kendimi bana yansıtmaya başladı. Parmak uçları ıslak betonlara doğru alevler saçıyor, koca ayakları ağır adımlar ile ilerliyordu. Boynundaki yarayı kapatamayan standart yarabandının kenarlarından damlıyordu kanlar. Kalın parmakları gümüş yüzüklerle bezetilmiş, tırnaklarında siyah cilalar vardı. Muhtemelen açıldığında belinin altına inecek kara saçları ense üzerinden topuzdu. Göz pınarları kara kalem ile çizilmiş, yuvarlaklığı ortaya çıkarılmıştı. Cinsiyetinin aksine arşa kıvrılan kirpikleri adeta ip gibiydi. Elini aniden soktuğu cebinden bir deste kart çıkartıp karmaya başladı. Aralıklı şekilde tutarak gözümün önüne serdi her birini.

''Seç.'' Kalın sesinin tınısı kapalı odada yankılanmaya devam ederken gözüme kestirdiğim karta dokundum. Sakalının altında sakladığı tebessüm o kadar düşünülmüştü ki apaçık ortada olan yüzü buz kesiyordu. Açtığı kartı bana çevirerek yutkundu.

''Medusa.'' Konuşmak için araladığım dudaklarımdan titrek çıkacaktı sesim lakin karşı koyamadım. Titreyen kirpiklerim donacakmışçasına duruyordu göz kapaklarımın bitiminde.

''Anlamadım.'' Dilini gezdirdi dudaklarında ıslatmak adına. Nefeslenip gözlerime dikti bakışlarını.

''Kör olman gerekecek.'' Dehşetle açtığım gözlerim faltaşı gibi büyütmüşken göz bebeklerimi, bilincimi kaybettiğimi sanıyordum.

''Kö, kö, kör mü?'' Asla kıvrılmayan dudaklarından kıkırdama çıkarken paltosunun etekleri yeri süpürüyordu. Kelimeleri ezberlemiş gibi ne dersem saniyede yanıtlayarak nakavt ediyordu.

''Baktığın her yeri,'' Dedi elindeki kartı destesinin en üstüne bırakırken. ''Taş edeceksin. Fakat bilmediğin bir şey varsa, o da; senin de yarattığın taşların arasında sıkışıp, kuyruğunu asla kurtaramaman olacak. Tek kurtuluşun, nefes almamak.'' İşaret parmağı, üzerinde gezdirdiği defterin sayfalarını bir bir çevirirken küçük bir kağıt gördüğünde duraksayıp, iki parmağının arasına aldı. Boşta kalan eli ile küçük kağıdı açtığında inanamadığım o resmi gördüm. Başının yarısında göğsüne uzanan saçları duruyor, yarısında iç içe kıvrılan yılanlar tıslayarak geziyordu. Bu bir dirilişin görüntüsüydü. Bir kadının dirilişi...

''Bu fotoğraf, Atlas bu fotoğraf.''

''Biliyorum güzelim, biliyorum. Neler dönüyor bilmiyorum ama bunu sonra konuşalım.'' Kafesi elime aldığımda kapıyı kitledi Atlas. Arabaya çoktan ulaştığımda kafesi arka koltuğa bırakıp Bıdık'ı kucağıma aldım; ön koltuğa oturdum. Atlas şoför koltuğuna geçtiğinde benim az önce bağladığım emniyet kemerlerini yeni bağlıyordu. Bıdık'ın kulaklarını okşarken burnu çok komik görünüyordu.

''Burnun top oldu Bıdık!'' Atlas gülerek bana döndüğünde telefonunda haritaları açmış, buraya en yakın veterinere bakınıyordu.

''Alındı şu an sana, hayvana neden top diyorsun.'' Telefonu tutacağına yerleştirdikten sonra arabayı çalıştırdı.

''Ona demedim ki burnuna dedim.'' Tek elini havaya kaldırıp Bıdık'ı gösterdi.

''E burnu da ona ait.'' Kendimi açıklama ihtiyacı ile gaza getiriyordu beni, hangi anlamda söylediğimi gayet iyi biliyordu çünkü.

ÇERÇEVEYE ASILAN RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin