2.4

2.9K 318 484
                                    

Baji

"Hepsi senin suçun," diye bağırdım Kazutora'ya. "Senin yüzünden Chifuyu'yu kırdım!"

Diğerlerinin tepki vermesini beklemeden yumruğu geçirdim, şaşkınlık dolu suratına. Hepsi, Kazutora'nın suçuydu.

"Siktirin gidin ormanda dövüşün," dedi Draken ve kucağında oturan Emma'nın yanağını öptü.

Manjiro, Takemichi'nin omzundan kalkmaya bile tenezzül etmemişti. "Ken-chin haklı. Ormana gidin."

Kazutora, az önce yumruk yediği için zemine yapışmamış gibi göz kırptı bana. "Onları duydun, Kei."

Dışarı çıkar çıkmaz bir yumruk daha attım. "Bana asla ilk adımla ya da kısaltmasıyla seslenme, Hanemiya."

Ağzında biriken kanı tükürdü. "Boktan sahibin, üstüme mi saldı seni?"

Karnına diz attım. "Nefret ediyorum senden, Hanemiya."

Kazutora piçi yüzünden, Chifuyu delirmiş ve ağzıma sıçmıştı. Ben de intikam almaya çalışırken Chifuyu'yu mahvetmiştim. Ah, beni muhtemelen asla affetmeyecekti.

Tanrım, Chifuyu'yu işaretlemiştim! Üstelik, olabilecek en kötü şekilde...

Bana karşılık vermek yerine, alaycı bakışlarını üstüme dikti ve alt dudağını yaladı. "Sahibine fazla sadıksın, ha?"

Tiksintiyle baktım ona. Bir daha asla beni etkisi altına alamazdı. Chifuyu'yu işaretlemem, Kazutora'nın üstümdeki gücünü tamamen sıfırlamıştı.

Beni etkileyemediğini fark edince kaşlarını çattı. "Kokun bile farklı. Ne bok yedin sen?"

Chifuyu'ya yaptıklarım, zihnimde yine ve yeniden dönmeye başlayınca Kazutora'nın gırtlağına yapıştım. Bu piç yüzünden, hayatımın aşkını kırıp dökmüştüm.

"Hepsi senin suçun, Hanemiya."

Alt dudağını sarkıttı. "Aranızdaki bağ zayıfsa ben ne yapabilirim ki?"

Suratını dağıtacaktım ki onu hissettim. Keskin bakışları, enseme kenetlenmişti. Kaynayan kanını aramızdaki mesafeye rağmen hissedebiliyordum.

"Bu kadarı yeterli," dedi buz gibi bir sesle. "Klan içinde katliam hoş karşılanmıyor."

Kazutora'yı tiksintiyle bırakıp elimi üstüme sildim. "Ölmeyi hak ediyor."

Kazutora, kıkırdadı. "Beni öldürebileceğini sanıyor, yazık."

Yeniden saldıracaktım ki omzuma saplanan parmakları hissettim. Chifuyu, hiç olmadığı kadar soğuktu. En ufacık bir his bile yoktu kusursuz yüzünde.

Birkaç saat önce, piççe dağıttığım suratı tamamen iyileşse de kalbindeki yaranın geçmediğini biliyordum.

"Yeterli," dedi parmakları daha fazla batarken. "Takemichi, huzursuzluk istemiyor."

Ah, gelmesini Takemichi istemişti elbette. Benim için bunca yola katlanmazdı sonuçta.

Kazutora, gerilimi fark edince bizi yalnız bırakmıştı. Tanrım, beni onun dönüştürdüğüne inanamıyordum.

Rüzgârın dağıttığı sarı saçı ve keskin bakışlarıyla öylesine ulaşılmaz görünüyordu ki... Bir daha asla bana kendini açmayacaktı. Benim yüzümden incinmiş, ağlamıştı.

ah, kendimden utanıyordum.

"Özür dilerim," dedim boynundaki silik diş izlerimle bakışırken. "Çok üzgünüm."

Omuz silkti. "Özür dilenecek bi' sikim yok, Baji-san."

Dizlerimin üstüne çöktüm. "Vahşi dürtülerime yenildim."

Bir sigara yaktı. "Biliyorum."

Tanrım, soğukluğu yüzünden nefes alamıyordum. Saatlerce, amaçsızca koşturmuştum şehirde çünkü kendime zarar vermekten korkmuştum. Yediğim bok yüzünden, onu daha fazla incitemezdim.

"Beni affetmen için ne istersen yaparım," derken gözlerim dolmuştu. "Haddimi aştım."

Sigarası küçülene dek hissizce süzdü beni. "Geçmişime fazla takıksın." Çömelip gözlerimin içine baktı. "Geçmişte kimi siktiğim seni neden ilgilendiriyor?"

Kıskançlığıma yeniden yenilmemek için pişmanlığıma sığındım. "Sadece benim olmanı istiyorum."

Bir sigara daha yaktı. "Böyle yaparak mı senin olmamı istiyorsun?"

Yanaklarını öpücüklere boğmak istesem de yapamazdım.

"Affedene dek beni dövebilirsin. Yemin ederim ki gıkım çıkmayacak."

Tısladı. "Sana vurmayacağımı biliyorsun." Sigarayı bana uzatıp ayağa kalktı. "Birilerini sik de rahatla, ciddiyim."

Acısı yoğunlaşsa da en ufacık bir mimiği dahi oynamamıştı. Beni bir başkasıyla görmektense beni öldürürdü ve bunu ikimiz de çok iyi biliyorduk.

"Sana elimi bile sürmem," dedim hâlâ dizlerimin üstündeyken. "Bir daha asla seni incitmeyeceğim. Olur da sözümü bozarsam, dilediğince eziyet edebilirsin bana."

"Beni işaretledin," derken iyice soğumuştu bakışları. "Sonsuza dek birbirimize bağlıyız artık."

"Böyle olmasını istememiştim, Chifuyu. Çok üzgünüm."

İçini çekti. "Ben de çok üzgünüm, Baji-san."

Tanrım, bana yeniden ilk adımla seslenmesi için bedenimdeki kanın tamamını ona sunabilirdim.

"Beni cezalandır." Bacaklarına sarıldım. "İlk adımı kullanmaman çok acıtıyor, Chifuyu."

"Kendini küçük düşürmemelisin," dedi ve yeniden eğildi. "Sana yakışmıyor."

Boynuna atlayacaktım ki keskin bakışları yüzünden duraksadım. "Yapmamalıydım. Sana vurmamalıydım."

Yanağımı elinin tersiyle okşayıp başını yana yatırdı. "Suç bende. Sana gereğinden fazla güvendim." İçini çekti. "Dayak sorun değil cidden. Beni asıl çıldırtan, söylediklerindi."

Hıçkırığımı tutamadım. "Çok üzgünüm."

Hissizliği dağıldı ve bir acıma belirdi gözlerinde. "Artık beni daha iyi anlıyorsun, değil mi?"

Chifuyu, kolayca sinirlenen ve kontrolünü yitirince de ortalığın amına koyan biriydi. Küçük bir çocukken, tonlarca kavgaya girdiğinden de bahsetmişti bir defasında. Benzer yollardan geçmiştik aslında.

Tanrım, onu gerçekten de yeterince tanımıyordum. Tam da kendini bana açmaya başlamışken her şeyi sikmiştik.

"Uygun bir ceza düşüneceğim," dedi ve bakışlarını kaçırdı. "Kavga çıkarmanı ya da kendine zarar vermeni istemiyorum."

Gidişini izlerken ölür gibi hissetmiştim. Chifuyu'yla eskisi gibi olabilmeyi her şeyden daha fazla istiyordum.

evet, güzel yerde kestim xd

ve, sizlere danışmak istediğim bi mevzu var
öhöm öhöm
kazu ile shiplediğiniz biri var mı acaba?

şahsen bajifuyu'nun olmadığı yerde kazufuyu vardır, derim hep ama kazu'yu mutlu etmek istiyorum :")



















vampir trajedisi || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin