"Ağlama" derdi bana. Boyum kısa olduğu için çok dalga geçerlerdi, hırka odasında göz yaşlarımı silerken hep "ağlama" derdi.
O dedi diye susardım.
Okul çıkışı annesi gelene kadar onunla bekleme sınıfında müzik dinlerdik. Büyüyünce dört katlı bir karavanımız olması, ve benim en üst katında her gece konserler vermem hakkında hayal kurardık.
İkinci sene de o piyanoya yazıldı. Benimle aynı kursa değil ama yine de müziğe ilgi duymasını sağlamıştım.
Hemen ardından ben de onunla tenise başladım. Buz pateni dışında hiçbir sporda iyi değildim ama onunla geçirebildiğim kadar vakit geçirmek istiyordum.
Evine gitmekten hoşlanmıyordum çünkü o kız da geliyordu. Eda. Daha küçücük aklımla bile anlamıştım o kızın bizi darma duman edeceğini.
Tenis sonrası hemen yanındaki kafede otururduk. Annelerimiz kahve içerdi biz de yan bahçedeki köpekleri severdik.
Onunla çok zaman geçirmek isterdim. Çok sarılmak isterdim. Yanaklarını öpmeyi çok severdim. Ama Yıldız teyze izin vermezdi. Kadın o zamandan anlamış bendeki bozukluğu.