İki buçuk kişilik kocaman bi yatağım vardı. O yüzden de yanıma yatması çok mantıklı gelirdi.
Deli gibi dans edip sonra yorulduğumuzda uyumaya karar verirdik. O normal normal uyurdu. Bende onu izleyip uyumaya çalışırdım. Yüz hatlarını tamamiyle ezberlemiştim.
Bir keresinde uyandı, bana bakıp güldü. Sonra bana sarılıp uyumaya devam etti. Elim ayağım birbirine dolandı ama yine de kollarımı ona sarıp uyumaya zorlamıştım kendimi.
O zamanlar onu sadece çok sevdiğimi düşünüyordum. Daha önce ne birisi beni çok sevmişti, ne de ben birini çok sevmiştim. Bunun sevgi olduğuna inanmamak için hiçbir sebebim yoktu.
