45

2K 200 22
                                    

Yiğit

Evimize geldiğimizde kenara park edip ikimiz de arabadan indik.

'Annen de baban da evde mi?'

Kafamı salladım. Biraz gerilmiştim. Babam umarım Denizin yanında beni rezil etmezdi. Şu zamana kadar eve ne zaman birisi gelse beni rezilden beter etmişti çünkü.

'Deniz.'

Eve yürürken bana baktı.

'Hm?'

'Babam çok saçmalarsa takılma olur mu?'

Gülümseyip yanağımı öptü.

'Ben sadece senin dediklerini umursuyorum güzelim.'

Dediği şeyle gülümseyip apartmana girdik. Asansöre binip 4. Kata bastım. Denizin üstündekileri yeni görüyordum. Bu çocuk evde bile böyle güzel giyiniyordu. Zengin olmak böyle bi şeydi. Ben evde belimden düşen eşofman altım ve üstünde bir sürü yemek lekesi olan tshirtlerle gezerdim.

Sonunda asansör durduğunda -20 yıllık asansördü, 4.kata çıkması en az 3 dakikayı buluyordu- kapıyı açıp onun geçmesini bekledim. O önden çıktığında peşinden çıktım.

Beni takip edip kapının önüne geldiğimizde anahtarı arka cebimden çıkartıp kapıyı açtım. Deniz ayakkabılarını çıkartmaya çalışıyordu. Gülümsedim. Ayakta duramayıp düşecek gibi olduğunda elimi beline koyup onu tuttum. O da bana gülümsemiş bana tutunarak ayakkabılarını çıkartmaya çalışmıştı.

'Kim geldi?'

Babamın sesini içerden duyduğumda 'Ben.' Diye bağırdım.

'Neredesin lan sen bu saatte-'

Babam kapıya bağırarak geldiğinde Denizi görüp susmuştu. Deniz sonunda ayakkabılarını çıkartmıştı.

'Merhaba.' Dedi Deniz babama bakıp. Babam tepkisizce ve rahatsız edici bir şekilde onu süzmüştü. Bu yaptığından çok rahatsız olup Denizin kolunu tutup onu içeri soktum ve kapıyı kapattım.

Babam hala önümüzde dikiliyordu.

'Bu saatte gelinir mi evladım?'

'Baba, abimin ayağını merak etmiş Deniz. Ona bakıp gidecek.'

Uzamasın diye alttan alıp ona baba demiştim. Normalde ona baba demezdim, direkt ne diyeceksem onu söylerdim sadece.

'İyi.'

Sonunda önümüzden çıktığında nefesimi dışarı verip Denizi abimin odasına doğru ilerletmeye başladım.

Abimin odasının kapısını açıp ona baktık ikimiz de. Ayağını uzatmış telefonla oynuyordu. Biz gelince bize dönmüştü.

'Deniz, ne işin var senin burada?'

Abim şaşkınlıkla karışık sorduğu soruyla gülümsüyordu aynı zamanda.

Kapıyı kapatıp onları izledim. Deniz de gülümseyip abimin yanına gitmiş, ayağına bakmıştı.

'Bugün herkes bana bunu neden soruyor? Seni merak ettim.'

'İyi iyi, hoş geldin.'

'Hoş buldum. Nasıl başardın bunu?'

'Düştüm ya banyoda. Çok acıyor.'

'Çok mu acıyor?'

'He valla çok acıyor.'

'Bebeğim ismimizi mi yazsak?'

'Yiğit?'

İkisinin de aynı anda bana seslenmesiyle daldığım yerden çıkıp ikisine baktım.

'Ha şey, yazalım.'

'Kalem getirsene Yiğit. İlk siz görüyorsunuz diğerleri çok kıskanacak.'

Abimin masasına baktım. Kaleme dair hiçbir şey yoktu. Kendi odamda vardı ama, neden odadan çıkmak bile istemiyordum. Çenem kasıldı.

'Tamam ben kalem getireyim.'

Sadece arkadaşlar Yiğit. 'İlk başlarda abinden hoşlanıyordum.' Aklıma Denizin dediği şeyler gelince kafamı olumsuz anlamda sallayıp odadan çıktım. Sadece eskidendi. Eskide kaldı.

Masamın üstünden tükenmez bi kalem bulup odaya geri girmiştim. Deniz abimin yanına oturmuş şorttan açıkta kalmış dizine dokunuyordu. Çenem anında kasılırken elimdeki kalemi sıktım.

'Burası da kesilmiş. Burayı niye kapatmadılar, mikrop kapar.'

'Yok be acımıyor.'

Seslice öksürüp geldiğimi belli ettiğimde ikisi de bana dönmüştü.

'Getirdin mi?'

Gözlerimi Denizin eline diktiğimde Deniz kaşlarını çatıp elini çekmişti. İçim rahatladığında yanlarına gelip yatağın diğer kenarına oturdum.

'İlk ben yazacağım.'

'Yaz.'

Kalemi açıp abimin alçısına eğildim. Aklımdan geçen ilk şeyi yazdım.

Kalbim daha kırık.

Kalemi Denize verdim. Yazdığım şeye bakıp kaşlarını çatmıştı. Sonra kafasını kaldırıp yüzüme baktı.

'Ne yazdı, ne yazdı?'

Abim yattığı yerden Denize sormuştu. Bacağını kaldıramadığı için ne yazdığımı göremiyordu.

'Saçmaladı.'

Denizin gözlerime bakarak söylediği şeyle gözlerimi ondan çektim.

'Sen saçmalamazsın.'

Deniz sadece imzasını atıp çekildi.

'Ben artık gideyim. Geçmiş olsun Ulaş.'

'Kalsaydın ya burada, hem şurada koltuk var. Uyurdun.'

Kafam anında koltuğa döndüğünde Deniz bana bakmıştı.

'Yok ben gideyim. Görüşürüz sonra.'

Onu evine bırakmak için ayağa kalktığımda elini gögsüme koyup beni durdurdu.

'Şöforü çağırırım alır beni.'

Kaşlarımı çatmıştım.

'Tekrar geçmiş olsun.'

Benim bir şey dememe fırsat vermeden odadan çıkmış ve dış kapının sesi kulaklarıma dolduğunda gittiğini anlamıştım. Aynı zamanda ağır sıçtığımın da o an farkına varmıştım.

50 CENT (bxb) (y-texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin