0.4

95 15 71
                                    

- somebody else.

felix's pov

yalnız değilim.
seni bir daha asla göremeyecek, sesini duyamayacak olsam bile...
söyleyecek tek bir sözüm olmasa bile...
senin en sevdiğin şeyi yanıma alıyorum.

kış zamanında geçen bir hikaye...soğuk bir sabahta geçen bir hikaye...
(fuyu no hanashi)

...

hanji:
kampüsteki bisiklet parkının oradayım hyung

minho hyung:
tamam
10 dakikaya orada olurum

hanji:
tamam hyung. 🙄
dikkatli ol

minho hyung:
tamam.

jisung bir gün hyung'u yüzünden ciddi anlamda sinir krizi geçirecekti. dediği gibi yaklaşık on dakikadır bir bankta oturmuş minho'yu bekliyordu.

gelen motor sesiyle kafasını kaldırdı. minho, motorsikletini park edip kaskını çıkarırken jisung büyülenmiş bir şekide onu izliyordu.

"hey han!" dalmıştı ve cevap veremiyordu.

en başından beri minho'ya karşı hisler besliyordu.

başkalarına karşı sert olan kişiliğinin yumuşak tarafından sadece jisung haberdardı. buna da minho izin veriyordu ancak jisung'un bu kadar zorlandığını bilmiyordu; ona umut veriyordu. farkında olmadan jisung'un kendisine kapıldığından bir haberdi. jisung ise minho'yu birkaç kez karşı cinsle beraber gördüğü için ne yapacağını bilemez bir haldeydi. tıpkı dün geceki siyah saçlı güzel kız gibi.

saçları. orantılı yüzü, bateri çalarken istemeden kullandığı tatlı mimikleri... lee minho'nun bu kadar kusursuz olup kendisine aşık etmeye hakkı yoktu.

kafasındaki düşünceleri kenara itip dudağındaki piercing ile oynayarak ona selam veren hyunguna döndü. "merhaba hyung."

bankın boş tarafına oturup hafifçe jisung'a döndü. "hyunjin'in attığı mesajı gördün mü?"

"gördüm." farkında olmadan soğuk çıkan sesine küfürler etti. minho hafifçe kaşlarını kaldırıp dudağını öne büzdü; nesi vardı jisung'un?

boşverip konuşmaya devam etti. "felix'i gruba almak istiyor değil mi."

bir iç çekişle cevap verdi jisung." bunun olacağını tahmin etmiştim. ancak bu kadar hızlı olması beklenilmez bir şeydi."

ceketinin cebinden çıkardığı sigaranın paketini açıp bir dalını ağzına yerleştirmişti. çakmağını ararken hafif boğuk bir şekilde konuştu. "ne bekliyordun?"

"gitarda kendisini biraz daha geliştirdikten sonra geleceğini düşünüyordum."

"ben de öyle düşünüyordum. bu yüzden ona sordum." sonunda bulduğu çakmağıyla sigarasını yaktı ve içine çekti.

"sence de biraz kabaca değil mi hyung? hyun'un bu çocuktan hoşlandığını biliyorsun." evet hyunjin'in kendi ağzından duymadıkları bir şeydi ama hyunjin kendisinin farkında olmasa bile felix'e karşı hisleri olduğundan eminlerdi.

given Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin