Chapter Two

485 46 21
                                    

1

Bir şeyler değişiyordu.

Onu özlüyor muydu?

Emin değildi. Buna özlemek denilebilir miydi? Özlüyorsa eğer, bu iyi bir şey miydi?

Düşündükçe hala sinir bozucu buluyordu. Ama değişen bir şey olmamıştı.

Fakat bir şeyler değişiyordu. Sonsuz bir döngüde gibiydi. Düşündükçe aklını yitirecek gibi oluyordu.

Bu daha önce İtachi'yi düşündüğünde başına gelmişti. Şu an farklıydı.

Düşündüğü tek kişi o değildi.

Bu düşünceye kıvrıldı dudakları. Ama bu o kadar minik bir değişimdi ki, sharinganlar haricinde kimse anlayamazdı.

Yakın zamanda ondan bir mektup almıştı, evet. Henüz açma fırsatı bulmamıştı fakat nelerden bahsettiğini tahmin edebiliyordu. Yaptığı işlerden ve tabiki de minik bebeklerinden.

Genç adam, hala alışamamıştı bu garip kelimeye. Henüz sesli bile söyleyemiyordu. Yine de, Sakura'nın var olması rahatlatıyordu onu.

Nihayet mektubu okumak için dinlenmeye karar verdiğinde çoktan güneş batmaya başlamıştı bile.

Bir ağacın altına yerleştiğinde, güneş son ışınlarını da yeryüzüne saçmaktaydı. Bunun için geç olsa da, Sasuke buruşmaması için özenle yerleştirdiği mektubu çıkardı cebinden.

Mektup, Sakura'nın özenli yazısıyla yazılmıştı. Sasuke, durmadan seyahat ettiği için yeni teknolojik haberleşme aletlerini kullanacak zamanı olmuyordu. Bu yüzden hala şahiniyle mektuplaşarak anlaşıyorlardı.

Sakura bunu sorun etmiyordu. Bazen aylarca Sasuke'den cevap gelmiyordu. O zamanda bile Sakura, ilk günkü heyecanla Sasuke'den gelecek olan mektubu bekliyordu.

Bu Sakura için önemsiz olsa da, Sasuke için önemliydi. O, hem köyü korumak istiyor, hem ailesi ile birlikte olmak istiyordu. Fakat bu Uchiha için gereksiz bir dilek gibiydi. Geri döndürğlemez bir hata onu bu yola sürüklemişti. Ve şimdi, cezasını sonsuza dek çekmeye hazırdı. Sadece bundan karısının ve kızının etkilenmesini istemiyordu. Bu yüzden, köyü canı pahasına da olsa koruyacaktı.

Mektubun ilk kelimesi genç adamı gülümsetmeye yetmişti.

Anata,
Bugün minik kızımız ilk kez bir çiçek suladı. Ona bir isim bile taktı. Adı Kiri.

Uchiha gülümsedi. Anata kelimesi, Sakura'da Bal Ülkesinden kalan bir alışkanlık olmuştu. Oradaki anılarından sonra, birbirlerine isimlerinden çok böyle hitap etmişlerdi.

Ayrıca, bugün bana seni sordu. Nerede olduğunu ve ne zaman döneceğini merak etti. Aşırı meraklı ve çok zeki bir çocuk olacak! Sasuke-kun, Sarada kesinlikle sana benzeyecek.

Mektubun kalan kısımlarını da okuduktan sonra, mektubu aldığı yere geri koydu ve daha fazla bekletmeden yemeğini yiyip yoluna devam etti. Dinlenmeye vakti yoktu. En azından henüz.

Sakura'ya en kısa zamanda bir mektup yazması gerekiyordu. Ama önce konaklaması gereken bir yer bulmalıydı. Sakura'yı bekletmekten pek hazetmiyordu. Ama ondan önce Naruto'ya kısa bir mektup yazmalıydı, durumlar hakkında. Gitmesinin üzerinden iki sene geçmesine rağmrn, hala pek bir ipucu bulamamıştı; Kaguya'ya dair. Ne kadar çabuk bulursa onun için o kadar iyi olacaktı. Fakat bu şu anlık mümkün gibi durmuyordu.

Akşam olup da, bir yer bulana kadar üzerine çoktan yorgunluk çökmüştü. Bir an önce eline kalemi alıp Naruto'ya yazdı. Şahin gittikten sonra önüne yeni bir kağıt açtı. Hemen yanında, Sakura'nın son mektubu duruyordu. Onun heyecanını yazdığı her bir harften alabiliyordu. Ve bu heyecan, onu gülümsetebilecek kadar gerçekçiydi. Sakura, gerçekten iyi bir eş ve anneydi. Sasuke, ona olan borcunu nasıl ödeyebileceğine dair hiçbir fikri yoktu. Hiçbir kadın, kocasını gelmeyecek bir yolculuktan beklemezdi. Üstelik bir bebekleri vardı.

Minik Sarada.

Gittiği günden itibaren minik elleri, büyük gözleri ve yumuşacık siyah saçları gözlerinin önünden gitmiyordu.

Sakura'nın dediği gibi, bebekleri Sasuke'ye çekmişti. Kişiliğinin Sakura'ya çekmesi için içinden dua etti. Buna gerek olmayacağını biliyordu, gerçi. Sarada, tam bir Sakura gibi olacaktı. Bu düşünceye gülümsedi sonra. İkinci bir Sakura'ya alışabilir miydi, emin değildi. Daha bir tanesiyle bile baş edemezken...

İkisini de özlediğini hissetti. Acaba şu an ne yapıyorlardı? Sasuke bu düşünceye gülümsedi. Büyük ihtimal, Sakura asla yapamadığı yemeklerle uğraşıyordu. Sarada da, annesine yardım ediyordu. Sakura'nın binbir çabayla yaptığı yemekler genelde ya fazla pişmiş, ya da fazla tuzlu oluyordu. Konoha'da geçirdiği ilk aylar Sakura'nın azimle yemek yapmaya çalıştığı anlar aklına geldi. Evet, yapmaya çalışıyordu fakat tatları genelde güzel olmuyordu ve Sakura bu dırumdan hiç hoşnut değildi. Sasuke yine de bundan şikayetçi sayılmazdı. Sakura'nın yaptığı yemeklerin yenilebilecek olanlarını her zaman yerdi. Önüne koyduğu bir tabağı hiç geri çevirmişliği yoktu. Sakura'nın hevesini kırmak istemiyordu. Keza, kendisinin de bu samimi aile ortamını bozmak hiç istemediği kesindi. Orada geçirdiği iki sene, Sakura'nın Sarada ve kendisine bir aile gibi davranması, ona aile kavramını öğretmişti. Belki de bu yüzdendi, ona mektup yazma sorumluluğunu hissetmesi. Onu bilgisiz bırakmak istemiyordu. Onun yalnız hissetmesini istemiyordu. Ailesini geride bırakmak istemiyordu.

Aklına gelenlerden yüzeysel bahsedip onlar hakkında birkaç şeyler söyledikten sonra yeteri kadar yazdığını düşünerek kalemi bıraktı. Şahin gelene kadar sabah olurdu. O zamana kadar uyumaya karar verdi. Sabah da şahine mektubu verir ve Sakura'ya göndermesini isterdi.

Şu anlık, Sakura için de Sarada için de elinden başka bir şey gelmiyordu. Sakura da bunu yeterli görüyordu.

Fakat Sasuke için hiçbir zaman yeterli olmayacaktı.

~

Gecenin bir vaktinde ansızın gelen bildirim sesi. Biliyorum şu an birçoğunuz uyuyorsunuzdur ama aniden gelen ilham perileri bu bölümü bitirmezsem beni uyutmazdı.

Ayriyeten Journey'e bir süre daha bölüm gelmeyecek. Ne zamana bitiririm bilmiyorum. Sanırım 15 tatil bitmeden bitirir ve atarım. Atacağım bölüm muhtemelen son bölüm olur ondan sonra sezon finaline girer diye düşünüyorum. Normalde aklımda bir sürü şey vardı fakat sınava hazırlandığım için ertelemeyi planlıyorum. Bölümü şu birkaç ayın acısını çıkartacak şekilde oldukça uzun yazmayı planlıyorum. Şöyle yaklaşık beş altı bin kelime kadar. Bal Ülkesinin yarısını falan orada yarısını da yeni sezonda anlatırım herhalde. Neyse fazla konuştum. Okuduğunuz için teşekkürler. Oy vermeyi unutmayın.
Sevgiler gigi

桜の下 | Under The Cherry BlossomsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin