Problems

37 8 43
                                    

Yoongi gözlerini açtığında nerde olduğunu anlamak için birkaç saniye gözlerini kırpıştırdı. Kendini Jimin'in evine attığını hatırlayınca hafifçe yüzünü buruşturup yattığı yerden doğruldu.

Saçlarını karıştırıp kendine gelmeye çalışırken sehpanın üzerindeki telefonundan saate baktı.

12.45

Bu kadar uyudum mu gerçekten?”

Bir an evin gereğinden fazla sessiz olması Yoongi'nin kaşlarını çatmasına sebep oldu. Jimin'in bu saate kadar çoktan kalkmış ve evin içinde ses yapıyor olması gerekirdi. Hala uyuması imkansızdı.

Tam o sırada ayaklarının ucundaki pikeyi fark etti Yoongi. Sabah geldiğinde burda bir pike olduğunu hatırlamıyordu. Jimin'in uyurken onun üstünü örttüğü düşüncesi sebepsiz yere içinde bir şeylerin hareketlenmesine sebep olmuştu.

Yattığı yerden kalkıp Jimin'in odasına doğru ilerledi Yoongi. Kapısı kapalıydı ve içerden hiçbir ses gelmiyordu.

Yavaşça kapıyı açtığında yatağın düzeltilmiş olduğunu gördü. Buraya ilk geldiğinde masanın üzerindeki resimlere baktı tekrardan. “Acaba arkasındaki bu çocuğun ben olduğumu biliyor mu?”

Biraz odada oyalandıktan sonra mutfağa yöneldi ve küçük bir şaşkınlık yaşadı. Masa hazırlanmış ve yenilmeyi bekliyordu.

Yoongi gözlerini kırpıştırarak masaya yaklaştı ve servis tabağının içinde küçük bir not gördü. Kağıdı eline alıp yazan şeyi sesli bir şekilde okudu.

“İşte dünkü mankenciliğinin karşılığı olarak sana küçük bir kahvaltı. Hediye mahiyetinde. Yemek yapmakta pek yetenekli değilimdir ama idare et işte. Seni uyandırmadım çünkü mankencilik oynarken çok yorulmuşa benziyordun. Erken çıkmam gerekti çünkü prova saatleri değişti. Ah, bir de son olarak barre için teşekkürler. Şimdiden afiyet olsun<3”

Yoongi afallamıştı. Gözleri notun sonundaki kalbe takılıp kaldı. “Ah bu çocuk...” Yüzündeki küçük gülümsemeyle kendisi için özel olarak hazırlanan masaya oturdu.

×

Keşke her şey ikili için de sabah olduğu kadar huzurlu geçseydi.

Jimin erken saatte okula gelip provasını yaparken bir anda Minsung'un gelmesiyle her şey berbat olmuştu.

“Bakıyorum da gayet iyisin.” dedi Minsung imalı bir sesle.

Jimin karşısındaki aynadan ona baktı. “Kötü mü olmam gerekiyordu?”

Elindeki çantayı yere bırakıp ceketini çıkarırken “Dün mankenlik yaparken yorulursun diye düşünmüştüm. Ne de olsa deneyimin yoktu.” diye cevap verdi Minsung.

Jimin sağ kolunu öne doğru uzatıp sol koluyla kavradı ve kolunu esnetti. “Deneyimim olmasa da iyi iş çıkardığıma eminim.”

“O iyi işi sen mi çıkardın yoksa başka biri mi?”

Jimin dönüp Minsung'a baktı. “Ne fark eder? Başka biri de çıkarsa benim için yaptı.”

“Söylesene Jimin, bu adamla aranızda tam olarak ne var?”

“Bu seni ne ilgilendirir?”

Minsung derin bir nefes aldı ve birkaç adım Jimin'e yaklaştı. “İlgilendirir çünkü sana yardımcı olmak için o işi ayarlayan benim.”

Red String Of Fate | YOONMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin