Bir buçuk saatlik pratiğin ardından öğle molasına girmişti Jimin. Aslında öğle molası çoktan geçmişti fakat kendini pratik yapmaya o kadar kaptırmıştı ki karnının acıktığını bile anlamamıştı.
Çantasından suyunu alıp içerken pratik odasını telefon zil sesi doldurdu.
Elindeki pet şişeyi çantasına koyup telefonunu eline aldı ve ekrandaki 'Tefeci Bey' yazısını okuyunca oflayarak gözlerini devirdi.
Birkaç çalışın ardından telefon tam kapanmak üzereydi ki aramayı yanıtladı Jimin. "Sen sormadan söyleyeyim, pratik yapıyordum müzik sesinden duymadım."
"Pekala, yemek yedin mi?"
Saçlarını karıştırdı Jimin. "Hayır henüz yemek için fırsat bulamadım. Neden sordun?"
"Eşyalarını toparla ve dışarı çık."
"İyi ama neden? Hem benim henüz işim bitmedi."
"Açlıktan yorgun düşersen falan sakın bayılayım deme. Hastane köşelerinden toplayamam seni." diye cevap verdi Yoongi. "Sanki yarışmaya hazırlanan benim. Yeme içmeme dikkat etmem gerek diyen sendin. Şimdi daha fazla bekletme ve aşağı in. Hemen."
Ne diyeceğini bilemeyen Jimin yanlışlıkla Yoongi'nin tefecilik eğitimi değil de bakıcılık eğitimi falan aldığını düşünmeye başlamıştı.
"Tamam geliyorum." demekle yetindi ve telefonu kapattı.
Eşyalarını toparlayıp montunu giydi ve önce pratik odasından ardından da fakülteden çıktı.
Fakülteden çıkar çıkmaz Yoongi'nin tanıdık siyah arabasını gördü ve ilerleyip arabaya bindi.
"Beni beslemek için buraya kadar gelmene gerek yoktu."
"Seni beslemek için geldiğimi söylemedim." dedi Yoongi arabayı çalıştırırken.
"Niye geldin o zaman?"
"Yemek yemek için dışarı çıkmıştım ve yakınlarda olunca seni de alayım dedim. Nasıl olsa dans etmekten yemek yemeyi unutmuşsundur diye düşündüm."
"Doğru düşünmüşsün." dedi Jimin.
Sabahtan beri fakültenin önünde bekleyen Yoongi söylediği yalanı devam ettirdi. "Aklın beş karış havada gezdiği için doğru düşündüğüme şaşırmadım."
"Ha ha ve ha çok komik gerçekten. Güldüm unutmayı." diyerek göz devirdi Jimin. Sabahki siniri henüz geçmiş değildi.
Yarım saatlik araba yolculuğunun ardından restorana geldiklerinde sessizce arabadan indiler.
Yoongi yan gözle Jimin'e baktı ve kolundan tutup onu durdurdu.
Ne olduğunu anlayamayan Jimin boş bakışlarla Yoongi'nin yüzüne bakarken Yoongi ise Jimin'in danstan nemlenmiş saçlarını karıştırıp montunun şapkasını kafasına geçirdi ve Jimin'in alnına küçük bir şaplak attı. "Kendine hiç dikkat etmiyorsun." diye söylenmeyi de ihmal etmedi.
Alnındaki hafif acıyla yüzünü buruşturup sağ elinin parmaklarıyla alnına dokunan Jimin "Gerçekten bakıcıdan farkın yok. Tefeci olduğuna emin misin sen? Filmlerde, dizilerde ya da kitaplardaki tefeciler hiç senin gibi davranmıyor." dedi şaşkınlıkla. "Ayrıca bağışıklığım güçlüdür benim. Kolay kolay hasta olmam."
"Birincisi, o izlediğin dizi ve filmlerdeki tefeciler gibi olmayı ben de gayet iyi biliyorum. Bence sana karşı bu davranışımdan şikayetçi olmak yerine sorgulamadan tadını çıkarsan iyi olur. Aksi takdirde eğer gerçek tefeci kimliğime bürünürsem senin şuan nefes almaman gerekir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red String Of Fate | YOONMIN
Nonfiksi"Kırmızı iplikler ne anlama gelir? Bugünkü hikayemiz Kırmızı İpliklerin hikayesi. Gerçekten birbirinin kaderi olan kişilerin, birbirlerinin serçe parmaklarından kırmızı ipliklerin bağlandığını söylüyorlar. Çözmek isteseler de çözemezler ayrıca başka...