6

66 9 8
                                    

FIVE

Odadam çıkıp kapıya doğru koştum. Onlar içeriye geçiyorlardı. Yanlarına gittim. Içeride tanımadığım bir adam, Will, Ell ve Klaus vardı. Etrafa bakındım ama Twelve'i göremedim. İçeri oturdum. Karşımdaki adamın kim olduğu konusunda tahminler üretiyordum. Adam bakışlarımdan anlamış olacakki kendini tanıttı.

"Ben Jonathan. Twelve, Will ve Ell'in abisiyim. Durumu anlattılar ve bende sizinle tanışmak istedim. O yüzden buraya geldim"

"Anlıyorum ben five"

"Oh sen şu-"

"Evet abi o five !"

"Bi dakika ben ne ?"

"Şeyy- Şu gece buluşmak isteyen kişi"

"Buluşmak değil görüşmek"

Biraz orda oturup yaklaşık 2 sene boyunca yaşadıkları şeylerin bilgilerini aldım ve ordan ayrılıp geri odama geçtim. Ell ve Twelve'in numaraları ve güçleri dışında hayatlarına dair daha hiç bir şey öğrenememiştim. Adlarını bile bilmiyorum. Bir de şu canavar olayı var. Nerede doğdular ? Ne yaptılar ? Aileleri var mı ? Başka kardeşleri var mı, hiç bir şey bilmiyordum. Biraz bilgi öğrenmek adına şu canavar haberlerine baktım. Sonra Hawkins haberlerine dâir değişik videolar buldum. Hepsini teker teker izledim, araştırdım, yazılar okudum. Ama hiçbirinde Ell ve Twelve'in kurtardıklarını yazmamışlardı. Ya bilerek yazmadılar, ya yazdırmadılar, ya da bilmiyorlar..

Ben bunlarla uğraşırken yaklaşık 4 kahve bitirmiştim. Cafein sayesinde bir gün öleceğim. Çoktan akşam olmuş ve misafirler gitmişti bu sıralar akademiye çok fazla insan geliyordu. Bu bana sebepsizce rahatlama hissi veriyordu. Aşağıya, ev halkında bakmak için indim. Her zamanki tantana vardı. Klaus ve Diego yine kavga ediyor, Allison ablalık taslıyor, Luther abilik taslıyor, Vanya yine söyleniyor ve son olarak Ben onlara gülerek kargaşayı izliyordu. Bende bir köşeye oturtup olup bitenleri izledim. Onların bu hâline gülüyordum hatta bi ara kahkaha bile atmıştım. Ben, yanıma geldi.

"Çocuk gibiyiz hâlâ , sanki yaşayamadığımız yada yapamadığımız şeyleri yapıyoruz"


"Onları bilmem ama benim büyüdüğüm kesin"

"Hadi ama seninde içinde kalmış bir çocukluk yada yapmak isteyipde yapamadığın şeyler vardır. Bunu inkar edemezsin"

"Edemem ama öyle davranamamda. Sonuçta büyüdük, yer aynı, kişiler aynı ama sadece zaman farklı. Zaman hayatın en değeri şeyi, beni, bizi böyle yapan ve konuşturan da zaman"

"Kesinlikle"

Biraz daha onları izledikten sonra aklıma yine Twelve'in gizemli geçmişi geldi. O soruları tekrardan düşünmeye başlayınca daha fazla dayanamadım ve Twelve'in yanına ışınladım. Karşılaştığım manzara hoş görünmüyordu. Twelve donup kalmış, bir kadın ve bugün bize gelenler onu kendine getirmeye çalışıyorlardı. Twelve'i oradaki kadın sarstı bir süre sonra Twelve kendine geldi. Gözlerinden yaşlar damlıyordu. Bir süre yere baktı. Sonra beni fark etti. "Five?" demesiyle bütün gözler üzerimdeydi. O kadın çığlık atıp bana vurmaya başladı diğerleri onu durdurmaya çalışıyorlardı. Kadın sonunda vurmayı kesti.

"Çabuk durumu açıklayın yoksa kalp krizi geçireceğim"

...

Olayı anlattılar. Sonunda sakinleşip bir yere oturdular. Bende oturdum. Twelve hâlâ aynı şekilde yere bakıyordu.

"Özür dilerim Five. Seni bir an karşımda öyle görünce korktum, sinirlendim. Ben Joyce Will ve Jonathan'ın annesiyim. Aynı zamanda Ell ve Twelve'e annelik yapıyorum. İkiside benim öz kızlarım gibiler"

Benim gözüm hâlâ Twelve'deydi.

"Bayan Joyce izin verirseniz Twelve'le konuşmak istiyorum. Yalnız"

"Tabiki biz çıkalım"

Onlar çıkarken bende Twelve'nin yanına oturdum.

"Twelve iyi misin ?"

Bir anda açık kahverengi gözlerini korkuyla bana çevirdi. Bir süre baktı.

"Sensin değil mi five ?"

"Evet"

Bi anda bana sarıldı. Ne olduğunu anlamadan da geri uzaklaştı. Gözleri doldu. Gözlerinden akan yaş taneciklerini koluyla sildi.

"Özür dilerim ben.. Hatsizce sarıldım kusura bakma"

"Ne oldu sana ?"

"Neden burdasın ?"

"Soruma cevap verecek misin ?"

"Sadece.. Hatırlamak istemediğim anıları hatıradım"

Gözlerinden yine yaşlar süzülmeye başladı. Orta sehpanın üzerinden bir peçete alıp ona verdim. Alıp teşekkür etti ve göz yaşlarını sildi.

"Anlatmak ister misin ?"

"Hayır. Asla. Peki şimdi benim sorum"

O sırada hâlâ ağlıyordu.

"Neden burdasın Five ?"

"Ben.. bir kaç bilgi öğrenmek için buradaydım. Geçmişe dair."

"Geçmiş geçmişte kaldı. Önemli olan bugün, şuan.. gerek yok geçmişe."

"Sizin hakkınızda bilgi öğrenmem gerek"

"Anlatmak istemiyorum. Ayrıca Ell de var, ona sorarsın."

"Her neyse."

Ordan hızlıca ayrıldım. Bir bara gittim." Çocuk" olduğum için bira vermediler. Vermeyi geç zar zor girebildim içeri. Biraz durup etraftaki insanları izledim.

...

Eve doğru yola koyuldum. Işınlanmak yerine biraz -kafa dağıtmak için- yürümeye karar verdim. Bir süre sonra bir kaldırımda oturdum. Kaldırımın ardındaki toprağa bir şeyler çiziyordum. Aklıma birden Twelve geldi. Acaba ben gittikten sonra ne olmuştu..

THE STRANGER ACADEMYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin