♧
29 Ekim 2018
Bir kelebeğin yaşamak için bir başka günü daha istemesi suç mudur? Elinizde olanlarla asla ulaşamayacağınız yarınları istemek aptallık mıdır yoksa saf kefene sarılmış üzüntü mü? Fazlasını istemekten hiçbir zaman vaz geçemezdiniz. Elinizdekiler zamanla yetersizleşir, kendinizi yarın için ekstralarını istemeden bulamazdınız.
Peki sıfırda olan birisinin bunları istemesi neydi? Ellerinde hiçbir şeyi olmayan yine de yarının umudunu bugünde arayan birinin istekleri nedir? Saf üzüntü bu mudur yoksa? Her yarını düne çevirdiğinde parmak uçlarında gezinen umut ipleri körelmeye başladığında, eksilere vuracaktı hisleri. Daha kolay olur muydu ki böylesi? Dibi boylayan biri için daha kötüsü ne olabilirdi ki?
İşte o anda anlarsınız, yarınınızı görmek için sadece umuda ihtiyacın olmadığını. Sahi, insanlar neden umudu bu kadar yüceltirdi ki gözlerinde? İmkanınız olmadığı sürece kendini bir saçmalığa inandırmaktan fazlası değildir umut. Bazen nefret istersiniz. Bazenleri kin yaratırsınız. Çünkü dibi boylasanız ve içinizde umuda dair kırıntılar kalmasa bile, kendinizi bir hissin olmayışına yakınacak kadar aptal görmezsiniz. Diğer hislerinizi ortaya çıkarırsınız.
Benim içimde umut denilen şeyden eser yok. En son ne zaman beslediğimi bile bilmem. Dürüst olmak gerekirse ki yalan söylemek için en ufak bir nedenim bile yok, umuttan nefret ederim. Umudun beni yaşattığı zamanlardan nefret ederim. Onun yerine geçirdiğim günlerin güzel olduğunu söyleyemem fakat umudun da abartılacak değeri hak ettiğine inanmam. Kimse sizden olmayan bir umudu var etmenizi bekleyemez, bozan kendileriyken.
Bu yüzden onları bozun.
Sizin tutunma ihtiyacınıza annelik yapan umudu bozanları, siz de bozun. Kontrolü elinize alın, gerekirse en kötü hisleri kalkan edinin ve onları nefretinizle vurun.
Gerekirse umuttan da nefret edin. Tıpkı ben gibi, kendinizi kandırıp yarınınızı yaşadığınız sürece; umudun kendiniz olduğunu anlamanız uzun sürmez.
Etrafımı boyluca saran bir soğuk var. Titrek ve sıcak nefeslerimin saniyesinde bana keskin bir acıyla döndüğü kadar soğuk. Beynim donmuş, vücudum felçmiş gibi hissediyorum. Kirpiklerim aralanmak için zihnimle bir savaş içine tutuşmuş, bunlar yetmezmiş gibi başımdaki gürültüler susmuyor.. kendimi canlandıracak gücü bulamıyorum.
"Delikanlı! Uyan artık."
Kulaklarımı dolduran sesle, önüme serilen beyaz ışıkları aşarak gözlerimi araladım. Karşımdaki güçlü ışığı kesen, üzerime düşmüş gölgenin sahibine kafamı zorla kaldırıp baktığımda, kolumla elimi önüme siper etmiştim.
"Nasıl geldin buraya?"
Ayılmak için gözlerimi birkaç kez kırpıştırmış ve ellerimle yerden destek alarak oturur pozisyona gelmiştim. Pürüzlüydü, sahi neredeydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mayıs sineği
FanfictionBen; gölgede kalmaya mahrum, kendi kurumuş yapraklarına mezarlık yapan bir saksının içindeki yeşermeyi bekleyen çiçektim ve güneş anca Hwang altında olduğu zaman açardı. [ hyunlix, yeongyu ] slow update! 01.12.2021, by jerome.