9: wilting freaks

2K 217 483
                                    

uzun süre beklettiğim için beni affedin, ilhamla pek anlaşamıyoruz şu aralar? size upuzun bir bölümle geldim, yorumlarınızı bekliyorum.
keyifli okumalar <3

Hayatta belirli kurallarımız vardır. Bunları insanlara sunar ve bu kuralları kabul görmeleri şartında onlarla bir muhattap halinde bulunacağımızı gösteririz. Bu kurallar olur da yıkılırsa, bazı düşüncelerimizde değişiklikler yaşanır. Kurallarınıza rağmen sevilmek istersiniz. Çünkü bilirsiniz ki, siz kişilerin kurallarıyla beraber onları sever ve kabullenirsiniz. Benim de herkes gibi kurallarım vardı. Belki de kurallarıma rağmen beni sevmeyi bırakın, kurallarını öğrenecek kadar bile birisine yakın olmamıştım. Fakat bunun kırıldığını hissediyordum. Kurallarımın gün yüzüne çıkışını tam beş dakika önce gerçekleştirmiştim.

Hwang'ın kulağına mırıldanıp, bardağımı kaptığım gibi kalktığım takulemin üzerine yeni kıçlar oturalı beş dakika oluyordu. Elimdeki içkinin de kanıma doğru çoktan yola çıkmış olduğunu söylememe gerek bile yoktu. Kulisin arkasındaydım. Yeonjun'u bulduğum an yakasına yapışacaktım çünkü lanet herifi bir türlü bulamıyordum! Kafamın içinde bir balon vardı ver her saniye daha da yükseğe uçuyordu. Hepimiz basınca yenik düştüğünde ne olacağını biliyorduk, patlayacaktı.

"Ah, Seth!"

İşittiğim erkek sesiyle önce kafamı, tanıdık simayla da tamamen vücudumu döndürmüştüm. "Beomgyu?" Dedim, daha çok ismini doğru hatırladığımdan emin olmaya çalışarak. Söylediğimin üzerine ellerini önünde birleştirerek, yüzündeki tebessüm ile yanıma doğru adımladı. "Ta kendisi! Yeonjun'u arıyor olmalısın?"

Başımı olumlu anlamda yavaşça salladığım zaman, birkaç adım daha atmaktan çekinmedi ve yanımda bitti. "Sahne için hazırlanıyor. Bugünü ne kadar beklediğini bilemezsin. Sadece müşteriler değil, Yeonjun'da seni yeniden görmek için çok heyecanlıydı."

Konuşma esnasında Beomgyu adımlamaya başlamış ve bana da peşinden gelmem için bir el işareti yapmıştı. Boşta kaldığını hissettiğim ellerimi cebime yerleştirmiş ve adımlarımı peşinden sürüklemiştim. Önünde durduğumuz siyah kapıyı açmış ve içeriyi göstermişti. Burası bir backstage idi. Kapının üzerinde yazan bir Hollywood yıldızı misali asılı duran tabelada da tahminimce grubun adı yazılıydı. Fazlasıyla ironik gelmişti bu durum. Daha dahil olduğum grubun adını dahil bilmiyordum.

"Yeon! Yeni arkadaşımızı nasıl kurtlar sofrasında başı boş bırakabilirsin?!"

Beomgyu hiçte sahte olmayan bir sinirle Yeonjun'un yanına doğru yürürken, kapının arkamdan kapanma sesiyle olduğum yerde sıçramış ama bozuntuya vermeden odanın içine doğru ilerlemiştim. Yeonjun, derin bir nefes vermiş ve Beomgyu'yu aynadan izlemişti. "O bir yetişkin Beomgyu! Neden benim gözetimim altında olsun?"

"Çünkü buradaki sikik elemanları benden daha iyi biliyorsun Yeonjun!" Beomgyu bunu büyük bir sitemle söylemiş ve kendini arkadaki koltuğa bırakırken bıkkınla nefesini vermişti. "Hey," demişti Yeonjun, oturduğu sandalyeyi yüz seksen derece döndürüp Beomgyu ile göz göze gelirken. "Sana aynı şeyin tekrarlanmayacağını söylemiştim Gyu."

"Bilmediğim şey nedir?" Diye ortayı soru attığımda, ikilinin de bakışlarının odağı haline gelmiştim. "Bilmesen daha iyi." Diyerek ayaklanmıştı Yeonjun, adımları bana yönelikti. "Hayır, aksine bilmesi gerektiğini düşünüyorum?" Diyerek peşinden Beomgyu da ayaklanmıştı.

"Çıkarın şu baklayı ağzınızdan."

Gerçekten sabırsızlanmıştım. Bir bok hakkında tartışıyorlardı ama ne sikim olduğu bile belli değildi ve bunu gözlerim önünde bana söylemeden yapıyor olmaları can sıkıcı bir durum haline gelmişti.

mayıs sineğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin