4

7.1K 612 162
                                    

yorum yapın kalbimiz kırılmasın

Öğretmenler odası sınıflara göre her zaman daha sıcak olurdu. Çünkü öğretmenler öğrencilere göre daha önemli görülüyordu, ama bu sistem Jimin'in üç yıllık öğretmenlik hayatımda hoşuna gitmeyen nadir durumlardan biri olmuştu. Özellikle devlet liselerinde öğrencilere birçok kez çöp gibi davranıldığına şahit olmuş, durumdan hoşnutsuzluğunu da idareye bildirmişti her zaman. Hiçbir olay karşısında susan biri değildi, kendi fikirlerini her zaman belirtirdi ve bu yönünü ailesi dahil çevresindeki çoğu kişi de severdi.

Jimin sıcaktan bunaldığı için oturduğu siyah sandalyeden kalkıp öğretmenler odasındaki büyük camlardan birini açmaya gitti. Odada tek başınaydı çünkü bütün öğretmenler dersteydi ama kendisinin dersi seçmeli ders olduğundan sadece üç sınıfa dersi vardı. Okulda da her gün olmuyordu zaten. Bu yüzden çoğunlukla öğretmenler odasında ya kitap okuyor, ya da ders notlarını gözden geçiriyordu.

"Hocam."

Camın kenarında, şişmiş küçük gözleriyle birlikte dışarıyı seyrederken duyduğu güzel tonla hafif irkilerek kendine geldi ve hemen arkasını döndü. Tahmin ettiği gibi Jungkook gelmişti. Gelmemesini dilerdi.

"Oh? Gelmişsin..." derken sesi istemsizce ince çıkmıştı. Tamam, normalde de nazik konuşmaya dikkat ederdi ama az önceki sesi biraz garipti.

"Siz çağırdınız ya? Tabii gelecektim." derken uzun bacaklarını hızlıca hareket ettirerek hâlâ cam kenarında oturan Jimin'in yanına yaklaştı ve karşısına bir sandalye çekip rahatça kendisini geriye attı. Şimdi ikisinin dizleri birbirine değiyordu ama Jimin'in sırtı olabildiğince sandalyenin arkasından uzak ve dikken, Jungkook tam tersi olarak sandalyeye yaslanmış ve iyice de yayılmıştı. Bunu başka bir öğretmenin yanında yapsa muhtemelen kulağı çekilirdi.

"Teşekkür ederim geldiğin için."

Aslında, Jimin Jungkook'a gel demişti ama gerçekten ne diyeceğini bilmiyordu. Hayır, diyebileceği şeyler elbette belliydi ama ona söyleyemezdi. O bilemezdi. Bu yüzden şu anda ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Gerginlikle dudaklarını yemeye başladı.

"Jungkook, önce sen bana neden o düğünde olduğunu söylemeye ne dersin, hm?"

Jungkook tek kaşını kaldırarak ona baktı.

"Ben niye söylüyormuşum? Önemli olan sizsiniz."

Sorgulaması doğaldı.

"Şey, bilmiyorum, sen gençsin sonuçta. Son zamanlarda gençler düğün gibi şeylere pek katılmıyor diye duymuştum." güzel bir bahane bulmuştu.

"Doğru duymuşsunuz, ama evlenen kadın benim... kuzenimdi. Mecbur geldim yani."

Jimin duyduğu şey ile yere dönük kafasını aniden kaldırıp Jungkook'a baktı ama hemen sonra pişman olup yere bakmaya geri döndü. Bu hiç iyi olmamıştı. Zaten söyleyemezdi, ama artık hiç şansı kalmamıştı.

Anladığını belirterek kafasını salladı yavaşça. Jungkook az önceki şeyi söylerken kısacık da olsa duraksamıştı. Muhtemelen onun da söyleyemeyeceği bir şey vardı ama kesinlikle kendisininkiyle kapışamayacağına da emindi.

Bu yüzden sadece bir kısmını söyleme kararı aldı.

"Demek gelin kuzenindi... Bilmiyordum hiç. Damat da benim üniversiteden arkadaşımdı. Çok yakın değiliz, belki beni şu an tanımaz bile ama arkadaşlarımdan evleneceğini duyduğum için kısa süreliğine düğününe geldim sadece."

Jungkook'un oturuş pozisyonu hâlâ değişmemişti ama yere sarkık şekilde duran kolunu kaldırıp, yanağını eline yaslamıştı. Kafası hafif eğik şekilde Jimin'i izliyordu.

"Anladım. Niye bunları en başında söylemediniz ki? Çok da matah bir şey değilmiş." derken gözlerini devirmişti. Sinirlenmemişti, sadece birazcık gıcık olmuştu.

Jimin derin bir nefes alarak devam etti, "Daha önce de dediğim gibi, özel hayata giriyor. Bir öğrenci ve öğretmen olarak bu kadar yakınlaşmamıza gerek yok. Şimdi, artık istediğini öğrendiysen sınıfına dönebilirsin. İyi dersler."

Jungkook yavaşça yayıldığı yerden toparlanıp, ayağa kalktığında da gerindi. Jimin'e hiçbir şey demeden odadan çıkacaktı ki, aniden duraksadı ama arkası hâlâ ona dönüktü.

"Bu arada hoca, neden ağladığını söylemedin. Ama sıkıntı değil, pek duygusal bir şeye benziyorsun. Ağlaman artık pek de garip gelmiyor. İyi dersler."

***

zortt kaos yapcaktım ama çok erken diye yapmadım




sensei ࿐ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin