"Bekleme, gelmeyecek." dedi yaşlı kadın. Sallanan sandalyesinde oturmuş, kataraktlı gözleriyle mum ışığında elindeki kırmızı yünlü örgüyü bitirmeye çalışıyordu. Hitap ettiği kişi, genç oğlu, hemen iki adım ötesindeki pencere kenarında siyah gökyüzü üzerindeki minik pırıltılara bakmaktaydı.
Yıldızlar öyle belirgindi ki orada, çünkü ne elektrik icat edilmişti ne de koca koca betonlar dikilmişti çevreye, üstelik o gece.. Jungkook inanıyordu ki tam da o gece yeniden gelecekti sarı saçlı genç adam.
Oysa öyleydi ya, zaten Jungkook her gece inanıyordu bir şekilde onunla kavuşacağına.
"Anne.." Sızlandı Jungkook, yaşlı kadına kısa bir bakış attı. Ardından oturuşunu bozmadan yeniden döndü yıldızlarına. Kaç tane saymıştı? Hayır olamaz, unutmuştu işte..
"Kendini mahvediyorsun, gelmeyeceğini bilsen de tüm bunları niye yapıyorsun kendine miniğim?"
Bu cümleleri daha önce kaç kere kurduğunu hatırlamıyordu yaşlı kadın, ya da ilk ne zaman kurduğunu. Yalnızca tekrarlıyor ve bir umut oğlunun bu sonuçsuz beklentisini bitirmesini bekliyordu. Jungkook gece boyu uyumuyordu, bazen onu bu pencerenin pervazında uyuyakalmış halde buluyordu.
Jungkook da kaç kere duyduğunu hatırlamıyordu benzer cümleleri. Ama o ilk ne zaman duyduğunu hatırlıyordu. Unutamazdı ki, nasıl unutsundu? Jimin'in, şu sarı saçlı, yakışıklı alfanın yıldızların arasından son kez göründüğü sabahın gecesiydi.
O günden sonra da yine duyacaktı bunları belli ki ama Jungkook da annesi de her seferinde kalpten istiyordu ki son olsun bu acı.
Ya yeniden gelecekti o kahraman ya da Jungkook'un, güzel omeganın, ölene dek hafızası silinecekti.
+×+×
it's all for you ( ◜‿◝ )♡ heureuxnuit
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nerve ¦ jk
Fanfictionjimin zamanda yolculuk yapan kahraman bir alfaydı, jungkook ise yıldızları sayarak onun gelmesini bekleyen çaresiz bir omega. jikook minific. 2.1221