2

569 55 137
                                    

Bugün Reiner ve Bertholdt ile Paradis adasında bir asker olabilmek için acemi birlikleri dedikleri şeylere katılmışlardı. Birkaç yıllık eğitimin sonunda ya keşif birliklerine katılacaklardı ya da askeri polis olacaktı. Kendisi bir titanken titanlara karşı savaşması ne kadar garip olurdu değil mi?

Bunu düşünmek için çok erken olduğunu düşündü, ardından Reiner ve Bertholdt ile sıraya girdiler. Reiner ve Bertholdt onun gibi bir Marley askeriydi. Onları tanıtabilmek için Marley askeri demek az kalabilirdi. Reiner zırhlı dev'in sahibiydi, Bertholdt ise muazzam dev'in sahibiydi. Onlar da Lucia gibi bir titan sahibiydi. Kısa bir zaman önce onlarla birlikte Paradis adasındaki surları yıkmışlar ve Paradis adasının Sur Maria denilen yerini işgal etmişlerdi.

Pişman değildi, doğru bir şey yapıyordu kendine göre. Onlar birer şeytandı ve hepsi ölmeyi hak ediyordu. Marley'e geri döndüğünde ailesine her şeyi anlatıp onunla nasıl gurur duyduklarını görmek için sabırsızlanıyordu.

"Sen de kimsin asker!" Lucia, bu düşüncelere dalmışken başka bir askere yüksek sesle bağıran komutanla beraber düşünceleri dağılmıştı. "Shiganshina bölgesinden Armin Arlert, komutanım!" kendini tanıtan askerin sesi ona tanıdık geldiğinde askere doğru baktı. Bu sarışın ve mavi gözlere sahip oğlanı daha önce gördüğünü hatırlamıştı. Sur Maria'ya saldırı yapmadan önceki birkaç günde zorbalardan kurtardığı oğlandı bu.

Şaşırmıştı. O çocuğun korkak ve zayıf biri olduğunu belliydi. Hangi cesaretle acemi birliğine katılmıştı ki? Muhtemelen kendisini hatırlamazdı bile, o yüzden bu durumu çok sorun etmedi. Komutan, Armin'e tekrardan bağırarak sordu. "Buraya gelmendeki amacın ne?" Armin yumruğunu sol göğsünden indirmeden cevap verdi.

"İnsanlığın zaferi için, komutanım!" Armin'in verdiği cevap karşısında komutan sinirli yüz ifadesini değiştirmemişti. "Güzel." Armin, Komutan'ın bu cevabına karşılık gülümsemişti. Gülümsemesinin ardından komutan tekrar konuştu.

"Muhtemelen titanlarla olan ilk savaşında öleceksin." bu dediklerinden sonra Armin'in gülüşünün yerine üzgün bir yüz ifadesi alsa da bir şey demedi.

•••

"Vay canına Eren, gerçekten devleri gördün mü?" Lucia, yemeğini yerken diğer acemilerin muhabbetine kulak misafiri oluyordu. Eren, üzgün yüzünü saklayabilmek için başını yere doğru eğmişti. Bu konu onun için fazla hassastı. Elinde tuttuğu kaşığı düşürmüştü. "Evet, o devlerden biri annemi gözlerimin önünde yedi." Eren'in bu söylediğinden sonra herkes şaşırmış ve birkaç saniye sessiz kalmışlardı.

Lucia, duyduğu şeyle elindeki kaşığı bırakmış ve öylece duvara doğru bakmaya başlamıştı. Bunca zamandır sızlamayan vicdanının Eren'in sözleriyle beraber sızlamaya başladığını hissetmişti.

Eren, eğdiği başını kaldırmış ve kendinden emin bir şekilde konuşmuştu. "Bu yüzden kendime bir söz verdim. Bu dünyadan o titanları sileceğim!" birkaç kişi onu gururla dinlerken, birkaç kişi de gülmeye başlamışlardı. Eren gülen kişileri gördüğünde öfkeyle bağırmıştı. "Ne gülüyorsunuz!" gülen sesler daha net bir şekilde duyulmaya başladığında yanındaki Mikasa denilen kız onu kolundan çekip konuştu. "Hadi Eren, bu kadar yeterli." Eren, kolunu ondan çekip o acemilerin üstüne doğru yürümeye başladı.

"Bana inanmıyor musunuz!" diye Eren o acemilere bağırdığında Lucia, onun bağırmalarından dolayı başının ağrıdığını hissetmiş ve başını tutmuştu.

Reiner onun durumunu fark ettiğinde fısıldayarak konuştu. "Hey Lucia, sen iyi misin? Yemeğini de yemiyorsun." Lucia, onun sesini duyduğunda ona doğru bakmıştı. Reiner'ın söylediği şeyden sonra Bertholdt da onun durumunu fark etmiş ve  "Neyin var Lucia?" diye sormuştu.

bad liar | armin arlert •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin