final

241 27 117
                                    

"Nereye gittiğimiz hakkında senin de hiçbir fikrin yok değil mi?" diye sormuştu Armin, Lucia onu çekiştirmeye devam ederken. Lucia onun bu sorusuna gülümsedi. Armin doğru söylüyordu, Lucia'nın da hiçbir fikri yoktu. Sadece cebine sıkıştırdığı kağıt ve kalemle beraber güzel bir çizim yapabilmek için rahat bir yer arıyordu.

Biraz ileride olan ve nehirin kenarında bulunan bir ağacı gördüğünde Armin'in elini bırakmayarak onunla beraber koşmaya başladı. Armin onun bu hızına yetişmeye çalıştı.

Lucia ağacın altına geçmiş ve sırtını ağaca doğru yaslayarak kağıdını ve mürekkebini çıkarmıştı. Armin, Lucia'nın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken Lucia onun bu meraklı bakışlarına gülümsemişti. "Otur hadi, seni çizeceğim." Armin, Lucia'nın dediği bu şeye şaşırmıştı. Lucia gerçekten kendisini mi çizecekti? "Beni mi?" diye sorarken mavi gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Lucia ise başını onaylar anlamda sallamıştı.

Armin yüzündeki gülümsemeye engel olamayarak onun yanına oturup Lucia'nın yapacağı çizimi incelemeye başlamıştı. Armin'in heyecanlı bir şekilde yanında beklemesi Lucia'yı da gülümsetiyordu. Genelde soğuk görünüme sahip Lucia, Armin sayesinde asla gülümsemesini yüzünden düşüremiyordu.

Yanındaki Armin'e doğru çevirdi başını. Armin de Lucia'nın kendisine bakmasıyla bakışlarını yaptığı çizimden çekerek Lucia'ya doğru çevirmişti. Lucia sanki büyülenmiş gibi onun gözlerine doğru bakıyordu. Lucia kendisine bu şekilde baktığı için Armin gerildiğini hissetmiş ve gözlerini Lucia'dan kaçırıp yere doğru bakmaya başlamıştı. Yine de Lucia ondan bakışlarını ayırmamıştı.

Armin bu durumu fark ettiği zaman yanaklarının kızarmasına engel olamamış ve utanarak sormuştu. "Neden bana o şekilde bakıyorsun?" dediğinde Lucia hâlâ gözlerini ondan ayırmadan konuşmuştu. "Gözlerin gerçekten okyanusu andırıyor." dediğinde Armin onun bu sözüne utanmış ve yüzünde hissettiği kızarıklığını Lucia'nın görmemesi için başını yere doğru eğmişti.

Lucia gözlerini ondan ayırıp çizimine devam etmişti. Normalde asla cesaret edip böyle bir şeyi söyleyemezdi, ona gelen bu cesaretin sebebi Armin'e veda edecek olmasıydı. Veda etmeden önce onunla olan son anılarını güzel geçirmek istiyordu. Aylardır planladıkları görevin günü gelmişti, Eren'i kaçırıp Marley'e geri döneceklerdi. Ailesini çok özlemişti. Bir yanı onları göreceği için mutluyken bir yanı da Armin'i bırakmak zorunda kaldığı için mutsuzdu. Armin'i bırakıp gitmek istemiyordu. Aynı zamanda Armin'in gözünde tekrardan düşman olacaktı, bunu da istemiyordu.

Lucia başını onun omzuna yaslayarak çizimine devam etmeyi tercih etmişti. Lucia başını Armin'e yasladığında Armin dik durup onu rahatsız etmemeye çalışmıştı. Kıpırdamıyor, hareket etmiyor hatta gerekmedikçe nefes bile almıyordu. Lucia, Armin'in bu kadar kasıldığını fark ettiğinde başını onun omzundan çekip gülmeye başlamıştı. Armin de onunla beraber gülmeye başlamıştı.

"Seni rahatsız etmek istemedim." Armin bunu söylerken kekelemişti. Lucia onun bu halini oldukça tatlı bulmuş ve Armin'in sarı saçlarını karıştırmıştı eliyle.

Time skip

Lucia çizimini bitirdiğinde Armin'e doğru çevirdi kağıdını. Armin çizimi gördüğü an resmen gözleri parlamıştı, çok beğenmişti bu resmi. Nasıl bu kadar yetenekli olabildiğini düşünmüştü. Lucia kağıdı onun eline verdi ve Armin çizimi daha detaylı incelemeye başlamıştı.

"Kusursuz ve harika, böyle bir yeteneğinin olduğunu bilmiyordum!" dedi Armin neşeli bir ses tonu ile. Armin'in çizimi beğenmesi çok hoşuna gitmiş ve onu mutlu edebildiği için o da mutlu olmuştu. "Senin gibi." Lucia'nın bu iltifatı ile Armin'in tekrardan yanakları kızarmıştı. "Hayır ben kusursuz ve harika değilim, hiçbir zaman da olamadım." dedi gülümseyerek.

bad liar | armin arlert •tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin