Dem

38 5 0
                                    

Bunu kimse bilmedi ve öğrenenler de inanmak istemedi; ancak varlığı sallantıda bırakılan Tanrı; kaosun karanlığını en güzel olayların başlangıcı olarak seçti.

------------------------------------------------------

Yelkovan sabahın altısını işaret ederken, genç adam içeride kimsenin kalmadığından emin olmak adına son bir defa daha yorgun bakışları ile etraftı inceledi. Yerleri silmiş, masaları düzenlemiş ve tezgahı toparlamıştı, birileri olsa illa ki fark ederdi, değil mi? Cebinden anahtarını çıkardı ve adımlarını bar girişine doğru yönlendirdi. Fazlası ile yorgundu, bir an önce barı kapatıp evine çıkmak istiyordu.

Dalgın adımlarla kapıya vardı ve tam da çekip kapatmaya yeltendiği sırada, karşı kaldırımdaki sokak lambasının altında yatan sarı saçlı bedeni fark etti. Bu görüntüye alışkındı, neticesinde içkiyi fazla kaçırıp da daha bardan çıkamadan sızan çok oluyordu.

Gözlerini devirerek kapıyı çekti ve anahtarı deliğe yerleştirdi. Her ne kadar bir bar işletiyor olsa da bu tür olaylara karışmayı ve sarhoş insanlarla uğraşmayı sevmiyordu. Evet, fazlası ile çelişkili bir durumdu. Aklına gelen bu gerçeklik ile kendi kendine gülerken, bu sefer de kapının yanındaki çöp poşetleri gözüne takılmış ve kapıyı kilitlemesine engel olmuştu. Onları attığından emindi, o zaman burada ne işleri vardı? Peki, sanırım yorgunluktan unutmuş olmalıydı. Sinirle soluyarak yerdeki çöp poşetlerini aldı ve sürükleyerek dışarı çıkardı.

Çöp kutuları hemen karşı kaldırımda olsa da bedenindeki yorgunluk sinirlenmesine ve on adımlık mesafenin gözüne çin seddi gibi gelmesine neden oluyordu. Poşetleri söylene söylene çöp kutusuna kadar getirdi ve "nasıl olsa sabah alacaklar" düşüncesi ile bir köşeye bıraktı. Bara geri dönmeden önce bakışları istemsiz olarak tekrardan kaymıştı sarışın bedene; bulunduğu konumdan daha rahat görünüyordu.

Uzun sarı saçları yüzünü örtüyordu ve bedenine bakarak kız mı yoksa erkek mi olduğunu söylemek de zordu. Biraz daha incelediğinde barda bir gece geçirmek için fazla abartılı giyinmiş olduğunu düşündü. Daha çok elit bir mekanda akşam yemeğine çıkmış gibi duruyordu; ancak şehrin bu taraflarında böyle bir mekan yoktu. Anlık olarak merakına yenik düşerek biraz daha yaklaştı yerde yatan bedene ve işte o zaman fark etti ki, karşısındaki beden ne yalnızca sızıp kalmış bir sarhoştu, ne de sarışın.

Panikle ne yapacağını şaşırdı önce, bedeni bir anlık şokta donmuş gibiydi. Bakışları yerdeki bedenin beyaz saçları arasında gizlenen ve yer yer saçlarına da dağılmış olan kızıllıklarda takılıp kalmıştı. Kendine geldiğinde hızla bedenin yanına ilerledi ve dizlerinin üzerine çökerek, karşısındaki baygın gencin yüzüne dökülmüş olan saçları bir kenara çekti. Evet şu an rahatlıkla söyleyebilirdi ki bu bir erkekti ve fena dayak yemişti.

"Al sana uyku Elijah. Sen misin anasının amına taşınıp da bar işletmeye kalkan?"

Kendi kendine söylenirken bir yandan da gencin ceplerini kontrol etmekle meşguldü. Düşünceleri her ne kadar gencin telefonunu bulabilirse yakınlarından birisine haber verebileceği ve gelip onu almalarını isteyebileceği yönünde olsa da, ne yazık ki hiçbir şey bulamadı. Kısa bir süre ne yapabileceğini düşündü, bir kimlik bile çıkmamıştı gencin cebinden.

"Tamam, polise bildirirsem onlar halledebilir sanırım."

Aklına gelen yeni fikirle birlikte elini kot pantolonunun arka cebine attı ve telefonunu çıkartıp ekran kilidini açtı. Büyük ihtimalle ondan karakola gelip ifade vermesini isteyeceklerdi ve işin aslı bunun için gerçekten fazla yorgundu; ama genci bu şekilde bırakmak da istemiyordu. Bu nedenle aceleyle polisin numarasını çevirdi ve karşı tarafın açmasını bekledi; ancak henüz ilk çalışta şarjı bittiği için kapandı telefon. Sinirlerinin yavaş yavaş gerildiğini hissedebiliyordu.

Ya bugün sandığından daha yorgundu, ya da birileri onunla taşak geçiyordu zira telefonunun şarjının dolu olduğuna emindi. Sinirle parmaklarını saçlarının arasından geçirdi ve diz çöktüğü yerden kalktı. İçeri geçip bardaki sabit telefondan arayacaktı polisi.

Günün ve özellikle de anın stresiyle birlikte, tam da bir günün daha ne kadar saçma geçebileceğini düşünürken burnunun ucunda bir ıslaklık yer edindi. Anlam veremedi önce, başını yukarı kaldırdı ve henüz aydınlanmaya başlamış olan gökyüzüne baktı.

"Senin yapacağın işi sikeyim ben!"

Vücudunda gittikçe büyüyen ve engel olamadığı bir öfkeyle haykırmıştı gökyüzüne doğru. Yağmur damlaları ise sanki bu cümleye karşılık vermek istercesine hızlanmıştı. Pes ederek eğilip yerde hâlâ bir ölü gibi uzanan ve göründüğünden daha ağır olan bedeni güçlükle kucağına aldı ve daha fazla ıslanmamak adına hızlıca bara döndü. Şu an emindi işte, kesinlikle bir k-dramanın içindeydi ve tüm klişeleri tek bir sahnede yaşıyordu.

------------------------------------------------------------------

Aşırı ciddi yazdığım ancak full taşak olan (ya da olmayan??) mükemmel ficime hoş geldiniz. Biliyorum, biliyorum. Harika bir yerde bitirdim bölümü harikayım.

Her neyse.

Karakterleri tanımak için "#Pavyom" adlı kitaba(?) bakabilirsiniz. Bölümleri keyfime göre atacağım, bunu bilin.

Şimdi bb.

Dem || -arjah-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin