(o) gözler

17 2 1
                                    

"Üzgünüm, mekan dolu."

"Ne demek mekan dolu? Doluysa boşalttırın!"

"Adamı duydun küçük kahve çekirdeği, şansına küs."

Derin istediğini alamamış olmanın (biraz da kafein eksikliğinin) verdiği öfkeyle kollarını birbirine bağlamış ve bordoya boyadığı dudaklarını büzmüştü; ancak bu ona sinirli bir hava vermek yerine olduğundan daha da şirin görünmesine neden oldu. Bar kapısında bekleyen iri adam ise gözünü bile kırpmamış ve onu da şirinliğini de görmezden gelmeyi seçmişti. 

Yaklaşık yirmi dakikadır bar kapısında bekliyorlardı; ama güvenlik mekanın dolu olduğu gerekçesi ile onları içeri almamıştı. Oysa kapıdan bakınca bile abartılı bir biçimde dolu olmadığı görünüyordu, iki kişi daha girse bir şey olmazdı ki? Üstelik bu gece yalan söylemeye kalktığı için Arel'in cüzdanını boşaltması gerekiyordu. Şansını bir kez daha (aslında bu otuz yedinci denemesi) denemek için bağladığı kollarını çözdü ve güvenliğe iyice yaklaştı.

"Bak, seninle bir anlaşma yapalım koca oğlan. Senin daha iyi bir hayata ve benim de biraz eğlenmeye ve bedel ödetmeye ihtiyacım var, bunları ortak yoldan elde edebiliriz. Şuradaki beyaz saçlı olanı görüyor musun? Hani şu telefonla uğraşan??"

Orta yaşlı adam gözünü bile kırpmadan yüzüne bakarken, Derin sanki önemli bir devlet sırrı verecekmiş gibi iyice alçaltmıştı sesini.

"Babası aşırı zengin onun bak. Bizi içeri alırsan eğer gecenin sonunda onu sarhoş edip sana bırakırım, sen de babasından fidye falan istersin hayatın kurtulu-"

"Yuh amına koyayım, sen az önce iki yudum alkol uğruna beni mi sattın yoksa ben mi yanlış anladım?"

"Pfft, yok daha neler. Biz senin hakkında konuşmadık bile, değil mi koca oğlan?"

Derin yapmacık olduğu her halinden belli olan yapay bir gülümseme takınırken, yanındaki adam burnundan soluyordu. Belli ki gerçekten sinirlenmeye başlamıştı ve bunu fark eden ilk kişi ise tabii ki Arel olmuştu. Tilkileri aklına doluşup da "nasıl bir olay yaratabilirim?" sorusunu ortaya attıklarında, Derin de önce Arel'in yüzüne yayılan gülümsemeyi yakalamış ve hemen sonrasında da bakışlarını takip ederek yanındaki adamın, kızgın bir boğaya benzeyen yüzü ile karşılaşmıştı.

"Arel sakın açma o ağzını, matador değilsin sen bak harbi dümdüz oluruz!!"

Genç kız panikle yanındaki adamdan uzaklaşıp Arel'in koluna girdi. Emin olduğu bir şey varsa eğer o da Arel'in bu kas kütlesi herifi bir şekilde kışkırtacağı ve tartışma yaratıp oradan sıvışacağıydı; manyak herif delice zevk alıyordu bundan ve Derin bazen neden hâlâ onunla arkadaş olduğunu sorguluyordu. Yine de bu adam karşısında kesinlikle şansları olamazdı! 

Arel'i peşinden ters yöne doğru sürüklemeye başladığında, kendince her şeyi hallettiğini düşündü. Eğer buradan uzaklaşırlarsa Arel olay çıkaramazdı; ancak daha iki adım atmıştı ki kulaklarına yabancı bir ses doldu. 

"Matador ne alaka lan şimdi?"

Konuşan kişinin kelimeleri hafif bozuktu ve ses tonu da yeni uyanmış gibi pürüzlü çıkıyordu. Sarhoş olmak için çok düzgün ve ayık olmak için de fazla çarpıktı tutumu. Arel, olay yaratmak için gerekli olan eksik parçayı bulmuş olmanın verdiği hazla saçlarını savurarak arkasını döndü.

"Basitçe, herifi boğa yerine koydu işte."

"Ha... Ulan harbi boğaya benziyor ama bak hayvan gibi."

Derin hâlâ arkasını dönmemiş, nefesini tutup öylece konuşmanın bitmesini beklemişti. Yalnızca içinden, adamın göründüğünün aksine sakin olması için dua ediyordu.

"Ay utandı galiba, kıpkırmızı olmuş. Ne o normal boğa olmak sıktı da redbull boğası olmaya mı karar verdin?"

Yabancı ses kurduğu cümleden sonra yüksek sesli bir kahkahayı patlatmış ve ne olduysa işte tam o anda olmuştu. Adam bir anda zincirini kırmış tazı gibi üzerlerine koşmaya başladığında; çocuk kahkaha atmayı kesti ve kaçmaya başladı. Arel de içinde yayılan hazla birlikte Derin'in elini sıkıca tutmuş ve çocuğa yetişmişti. Adam nasıl olsa sokağın başına kadar kovalayıp bırakır düşüncesindeydi.

"Onun bunun çocuğusun Arel, senden nefret ediyorum!"

Derin düzeni bozulmuş nefesi ile bağırdığında Arel gülmekle meşguldü.  Kafasını diğer tarafa çevirip yanlarında koşan gence baktı. 

Kızıl saçlarının arasında siyah bir güneş gözlüğü ve üzerinde de palmiye ağacı desenli turuncu bir gömlek ile siyah kot şort vardı. 

"Sen de tam bir onun bunun çocuğusun! Umarım ikiniz de on yıl kahvesiz kalırsınız!"

Adımları sokağın sonuna varırken, boş sokakta yalnızca Arel'in ve yeni çocuğun kahkahalarının ekosu kalmıştı. Boğaya benzettikleri adam ise ne sokağın sonu diye peşlerini bırakmış, ne de sonrası için yaşından ve cüssesinden utanmıştı.




--------------------------------------------------------

Yeter aq bitmiyor bu girişler geçişler. 

Daha da uzatacaktım ama çok uzun tutmak istemedim 600 küsür kelime olmuş adam olana çok bile.






Dem || -arjah-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin