aydınlandı sahneler

18 4 0
                                    

Yüzüne vuran güneş ışığı uykusunu bölerken; gözlerini açma gereği duymadan, sesine yansıyan bir sinirle mırıldandı beyaz saçlı genç. 

"Page, sabah sabah siktiğimin pencerelerini aydınlatma sebebin ne?"

Güneş penceresine ulaşabildiğine göre saat onun için henüz erken demekti ve biraz daha uyumak istiyordu; ancak aradan birkaç dakika geçmiş olmasına rağmen yüzüne vuran güneş ışığı hâlâ oradaydı. Yorganı kafasına kadar çekti ve daha yüksek bir tonla seslendi. 

"Devrelerini sikeyim Page, duymuyor musun beni?!"

"Page'in seni duyduğunu hiç sanmıyorum; ancak ben çok net duydum ve samimi söylüyorum, duymamayı çok isterdim."

Dakikalardır biraz daha uyumak için çırpınan beden duyduğu yabancı sesle birlikte ani bir refleksle yataktan doğruldu; ancak sergilediği bu ani hareket yalnızca karnına derin bir sancının saplanmasına ve onu henüz doğrulduğu yatağa çivilemesine sebep olmuştu. Kocaman açtığı gözlerde karşısındaki genç adama baktı. 

Dalgalı, koyu kestane rengi saçları ve üzerindeki salaş tişört ile -garip bir biçimde- çekici görünüyordu. Beyaz saçlı genç eğer farklı bir biçimde karşılaşmış olsalardı kesinlikle ona yürüyebilirdi; ancak şu an tek düşündüğü şey, üst seviye korumaya sahip bir malikaneye, yapay zeka sistemini bile çökerterek girmiş birisine göre fazlası ile sakin görünen bu gencin ondan ne istediğiydi.

"Yo hayır, hayır. Ne düşündüğünü çok iyi biliyorum ve seninle bir k-drama klişesi daha yaşamak istemiyorum. Kendi evinde olmadığını fark etmen için bir buçuk dakikan var."

"Ne-"

Beyaz saçlı olan bir anlığına sesli bir biçimde düşünüp düşünmediğini sorguladı. Ne düşündüğünü nereden bilebilirdi ki? Yaşadığı şaşkınlıktan kurtulduğunda, duyduğu cümlenin gerisini anca idrak edebilmişti. Bakışlarını etrafta gezdirdi. Kesinlikle bir başkasının -büyük ihtimalle karşısındaki bu gencin- evindeydi. Sahte bir öksürükle boğazını temizledi ve ses tonunu ayarlayarak konuşmasına devam etti.

"İnsan günaydın der aq."

Mavi irisler hiç çekinmeden kendisini süzerken, Elijah duyduğu cümle ve karşılaştığı ani değişim ile birlikte olduğu yerde rahatsız bir biçimde kıpırdandı. Bu garip, beyaz saçlı çocuğun aklının yerinde olup olmadığını düşünüyordu ve şimdiden bir tahmini vardı bile. Eh, daha on saniye önce ırzına geçilmiş ergen watty kızı gibi davranan yabancı bir genç, on saniye sonra askerlik arkadaşı gibi davranmaya başlarsa hakkında düşünülecek pek bir şey kalmıyordu zaten.

"günaydın amına koyayım??"

Elijah tüm bunların daha da garipleşemeyeceğini düşünürken, yabancı genç gülümseyerek yüzüne bakmaya başlamıştı. Normal bir bakış değildi kesinlikle, sanki dalmış gibi görünüyordu ve Elijah'ya göre o kadar uzun sürmüştü ki; bir an beyin kanaması geçiriyor olabileceğini düşündü. Yabancı genç ise nihayet bakışlarını çektiğinde kendini tekrardan yatağa bıraktı. Kendi evinde olmaması uykusundan feragat edeceği anlamına gelmiyordu değil mi? Az evvel yaşadığı şoktan dolayı üzerinden atmış olduğu yorganı çekiştirerek tekrardan üzerine örttü ve uyku moduna geçmeden hemen önce sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi mırıldandı.

"Odadan çıkmadan önce perdeleri kapatsana."



-------------------------------------------------------------

Giriş yazmak da ne kadar sıkıcıymış amına koyayım. 

Diğer bölümleri hızlandırıp yazacağım, bunu da burada kesiyorum çünkü sıkıldım. Bye.





Dem || -arjah-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin