P-6

2.1K 288 280
                                    

Uzaklaşmaya başlayan canavarları, yaşlı gözlerimizle izledik. Yeterince uzaklaştıklarını düşünür düşünmez yıkılan binaya koştum. Jihyo da hemen yanımdaydı. Çok geçmeden sesimiz, sessizliği yarmış ve yankılanmaya başlamıştı. Canavarların sesimizi duyup geri dönmemelerini dilemekten başka bir çaremiz yoktu. Onları enkaz altında bırakamazdık.

"Minho!"

"Nayeon, Dahyun, Sana!"

"Jeongin! Jisung, Felix!" Eğilerek kaldırabileceğim küçük taş parçalarını kaldırmaya başladım. Seslenmeyi de bırakmamıştım.

"Buradayız." diyen sese Jihyo ile aynı anda dönüp baktık.

Sana, ayak bileğini yaralayan Dahyun'un ayakta durmasına yardımcı oluyordu. Nayeon da hemen yanlarındaydı. Jisung ve Felix de iyi görünüyordu. Minho, Jeongin'i yine sırtına almıştı.

Jihyo onlara doğru koşup kızlara sıkıca sarıldığında elimin tersiyle gözlerimi sildim. Hepimizin üstü toz ve is olmuştu fakat hiçbir önemi yoktu bunun, herkes iyiydi.

Minho, sırtındaki Jeongin'i indirip bana doğru birkaç adım attı. Ben de yaşadığım şoku atlatıp hızlı adımlarla yanına gittim ve sarıldım.

"Kaçamadınız sanmıştık." demişti Jihyo titreyen sesiyle.

"Pencereden kaçtık." dedi Nayeon.

Jisung dahil oldu. "Sadece ikiniz mi çıktınız? Diğerleri kurtulamadı mı?"

"Sadece biz." diye cevapladı Jihyo.

Burnumu çekerek yutkundum. Minho'nun kolları arasında olmak bana huzur ve güven veriyordu.

"Yaralandın mı?" diye yumuşak bir sesle sorduğunda, "Hayır, sadece sizin için çok korktum." demiştim.

Felix, dikkatimizi çekmek için öksürüp konuştu. "Şimdilik saklanacak başka bir yer bulalım, ne yapacağımıza sonra karar veririz."

Herkes onaylayınca oyalanmadan bir yere girdik. Depo olduğu belli olan, oldukça büyük bir yerdi burası. Biz yerleşip kendimize gelene kadar hava kararmış, iyice soğumaya başlamıştı.

Ellerimi birbirine sürterek ısıtmaya çalışırken bir yandan da Minho'yu izliyordum. Jeongin'in yarasını kontrol ediyordu.

Sana, yanıma oturmadan önce, "Epey hızlısın." demişti. Anlamayarak ona baktığımda sırıtarak Minho'yu işaret etmiş, "Hemen gözüne kestirdin." diye eklemişti. "Ben yıllardır kimseyi bulamadım, sen gelir gelmez kendine birini buldun."

Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Omzuna vurarak, "Yok daha neler." dedim. "Bana göz kulak olduğu için kendimi ona yakın hissediyorum, o kadar. Düşündüğün gibi değil."

"Aynen, o yüzden sürekli ikiniz de birbirinize bakıp duruyorsunuz. Gözü hep senin üstünde. Ah, bak işini bitirir bitirmez de yanına geliyor." dedi Sana. Başımı çevirmemle Minho'nun, elindeki sandalyeyi karşıma koyup oturması bir olmuştu.

"Ne konuşuyordunuz öyle fısır fısır?" dedi bana bakarak.

Sana, benden önce cevap verdi. "Sır."

Minho, Sana'ya baktıktan sonra tekrar bana döndü. Tek kaşını kaldırarak, "Sır mı?" diyince gülümseyerek omuz silktim.

"Kızlar arasında." dediğimde somurtmuştu.

Sana ayağa kalkarken, "Ben Dahyun'a bakayım. Bileği kötü durumdaydı." demişti. Uzaklaşmasını izlemeyi, Minho konuşunca bıraktım.

"Eee, biraz ailenden bahsetsene." dedi heyecanla.

Pacemaker | LeeKnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin