V/D16

661 77 44
                                    

ciğerleri patlayacak hızda koşarken göğsünde hissetmeye başladığı acıyı ve bacaklarının yorgunluğunu umursamadı bile. çantasını okulda bırakmakla iyi yapmıştı. sırtında koşmasına engel olacak bir şeyle sallana sallana ilerleyemezdi bir de.

her şey bir saat önce aldığı haberle başlamıştı. öğrenir öğrenmez dersi siktir ederek şu an geçtiği yollardan daha erken geçebilirdi fakat zaten günlük derslerin bitmesine bir saat kaldığından pek sevgili okulu izin vermemiş; dakikalar boyunca içindeki şaşkınlık, sinir ve üzüntü ile özgünlüğünü aktifleştirmemeye çalışarak sırasında oturmaya zorlamışlardı.

köşeyi dönerek sonunda beklediği evin önüne varabildiğinde polisin olay yerine çoktan şerit çektiğini gördü. göğsü inip kalkarken çılgınlar gibi bir eve bakıyor bir kapısı açık duran ambulansın içini görmeye çalışıyordu. etrafta gözüne çarpan tek bir hero bile olmayışı garipti. polisin halledebileceği kadar basit bir durumsa neden öldüğü haberini almıştı?

titreyen eli cebindeki telefona zorla ulaştığında hızla tanıdık numarayı aradı. olay yerine sırtını dönerek biraz öncekine nazaran çok daha yavaş adımlarla öylesine yürümeye başladı. karşı taraftan cevap gelene kadar yapabildiği kadar nefesini düzene sokmaya çalıştı o sırada.

ilk arayışı beklediği gibi karşılıksız kalırken tekrar aradığında duyduğu, "selam kacchan." ile neredeyse donup kaldı. ne demesi gerekiyordu? kulağına ulaşmış mıydı ki henüz?

"selam... ben şey için aramıştım. nasıl hissediyorsun şu an mesela?"

kendisine o an tokat atmak istedi. daha öğrenmemiş olsa bile bunu telefonda söylemek ne kadar doğruydu ki? duygusal destek verebilecek son kişi bile değildi üstelik, istese de yapamazdı o tür şeyleri.

"sanırım iyiyim. evet evet bugün oldukça iyiyim aslında. içimde ilginç bir rahatlama hissi var."

bilmiyordu işte. içinden bir siktir çekip yavaş adımlarını kaldırımın ortasında durdurdu. konuşması gerekirken hayatında hiç bu kadar zorlandığını hissetmemişti. söyleyip moralini bozmak istemiyordu fakat illa ki öğrenecekti.

"deku nasıl desem... hay sikeyim bu artan ölümleri! biri öldü işte. siktiğimin yerinde yine biri öldü. sana çok yakın birisi."

bu sefer sessizlik çökmüş, karşıdan hiçbir şey duymamıştı. saniyeler sonra gelen kıkırdama sesi dışında. ona ait olup olmadığını kestirememişti, yanında biri olabilirdi.

"sen az önce güldün mü?"

"ah, şey hayır. kusura bakma biraz şaşırdım. buluşalım mı? bana daha net anlatırsın belki."

içinden bir yük kalkması gerekirken yüke ekleme yapmıştı işte. karşınızdaki kişiye annesinin öldüğünü söylemek maalesef ki kolay değildi. katsuki için bile.

"mezarlıkta mı yine?"

"mezarlığa girmeden geldiğin yolun üzerinde ara sokak var. orası uygun."

"peki."

sırtını döndüğü inko teyze ve izuku'nun anılarıyla dolu eve son bir kez omzunun üzerinden baktı ve yolunu ezberlediği mezarlığa ilerlemeye başladı.

villain or dead ;; bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin