V/D17,, final

997 81 223
                                    

ani bir kapı kapanma sesi duyuldu sadece kesilmeye yüz tutmuş bir lamba tarafından aydınlatılmaya çalışılan yarı karanlık odada. ardından zeminde sinir bozucu bir gıcırtı eşliğinde sandalyenin çekildiğini işitti.

bilincini elinden geldiği kadar hızlı açmaya çalışıyordu oturduğu yerde çırpınarak. özgürce hareket etmesini engelleyen soğuk ve sert demir zinciri teninde hissetmesiyle aniden gözlerini açtı. seri davranışları henüz kendine gelmediğinden başının dönmesine sebep olsa da umursamadı.

"sakin mi olsan?"

ilgisini spor festivalinde de üzerinde kullanılan ve özgünlüğünü rahatça kullanmasını kısıtlayan kelepçelerden çekip tanıdık ve içinde neşe barındığını sezdiği sesin geldiği tarafa, hemen karşısında oturan çocuğa, yöneltti.

sandalyeyi ters bir şekilde konumlandırmış, yaslanma yerine kollarını yaslayarak dudaklarında parlayan tebessümüyle katsuki'yi izliyordu.

sarışın, başından aşağıya buzlu su dökülmüşcesine kendine gelerek dikleşti. ne sikim döndüğü hakkında en ufak fikri yoktu fakat kötü bir durumda olduğuna kesinlikle emindi.

"deku?"

her zaman yaptığı gibi kıkırdadı yeşil saçlı. gerçekten keyfi yerinde gözüküyordu.

"tch tch bakugou, artık adam akıllı tanışmamız lazım sanırım seninle."

kendisine ismiyle hitap etmesini es geçti. kaşlarını çatarak bakışlarını yine zincirlere yöneltti. "bunlar ne amına koyayım? sen mi yaptın?"

"aslında dabi'den yardım aldım çünkü doğruyu söylemek gerekirse biraz ağırsın."

"dabi mi? deku ne saçmalıyorsun çöz ben-"

"gevezeliği kes. burada konuşacak olan benim çünkü gereğinden fazla meraklısın. o yüzden sevgili bakugou..." sinirlenmeye başladığı inip kalkan göğsünden belli olan katsuki'ye eğildi tebessümü büyürken.

"...uslu bir çocuk ol ve sus. ben de istediğini vereyim."

ah tabii. şu aylarca saklanan bir türlü en ufak ipucu bile vermediği sırlardan bahsedecekti en son. kendisini bu hale getirmesi şart mıydı?

"beni bağlamadan da konuşabilirdin."

"zevklerime karışamazsın." sandalyesinden yavaşça kalkıp aynı yavaşlıktaki adımlarıyla en sonunda katsuki'nin tam önünde durdu. en sonki doğallığına nazaran artık siyah ojeli parmaklarıyla, oturan oğlanın yüzünü kavrayıp kendisine bakmasını sağladı yeşilli. yüzünde artık katsuki'ye sinir bozucu gelmeye başlayan gülümsemesi her geçen dakika genişliyordu sanki.

"güzel çocuksun. yazık olacak sana da."

katsuki yanaklarını sıkan ele karşılık vermedi. herhangi bir anlam çıkaramadığı sözlerini de umursamadı. kendisine zevkle yukarıdan bakan çocuğu izledi sadece. içinde bir şeyleri bitirmiş gibi hissediyordu ve dürüst olacaksa bunun için de kötü hissediyordu. ilk zamanlardaki heyecanını şimdi kendinde göremiyor oluşu aşağılık gibi hissettiriyordu. bunun sorumlusu baş parmağıyla yanağını okşamaya başlayan çocuk mu yoksa bizzat kendisi miydi bunu da seçemiyordu. katsuki gerçekten her türlü olaya fazla fransız kalmıştı.

villain or dead ;; bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin