Bu şiiri on altı yaşında yazmıştım. O zamanlar hala bir şeyler hissedebiliyormuşum. İnsan elindekinin kıymetini bilmemek konusunda çok başarılı.
Ağırlığımı yaslamışım bir rüzgara...
Bedenim dirense de uçmaya;
Saç tellerim dans ediyor rüzgarla,
Gözyaşlarım donuyor gözbebeklerimde.
Zihnimi uçururken rüzgar,
Aklım beş karış havada
Hovardayım sanıyor bütün dünya.İç çekişlerim bırakıyor kendini rüzgara
Tüm ah çekişlerimi de alıyor yamacına
Kabuslarım,çığlıklarım,isyanlarım
Toz olup karışıyor havaya
Hepsi yapışıyor birinin yakasına
Bir broş edasıylaAğırlığımı yaşlandığım rüzgar
Tir tir titretiyor beni
Alırken içimdeki kin suyunu
İnsanlığımın posasını bırakıyor bana
“Sana senden bir armağan” diyor.
Yüzüme tükürür gibi gülüp esmeye devam ediyor...Ağırlığımı yasladığım rüzgar durulunca
Ayna tutuyor benliğime
Arıyorum kendimi de bulamıyorum
İçimde kopan kasırgalar acı bir ben bırakmış ardında
Öyle viran öyle karmaşık
Ne geriye dönmek mümkün ne de dökmek çöpe
Kurtulacağım acı götürmüş sahibini de evine