#5

193 35 19
                                    

okunmalar çok düşük, azcık olsanız bile lütfen emeğimin karşılığını alabilmem için oy verir misiniz?

Hyunjin gece'nin 3'ünde ardarda bana mesaj atıyordu.

"Jeongin!"

"Jeonginnn!!!!"

"Uyan ve cama bak!"

Ben zaten uyanıktım. Eve geldiğimden beri 'aşk itirafı' yapıp duruyordum. Ayaklanarak ayağa kalktım ve cama baktım. Dışarıda kar yağıyordu. Hem de biraz tutmuştu. Kocaman gülümsedim. Hyunjine mesaj atacakken beni aradı ve hemen açıverdim. "Jeongin! Gördün mü, kar yağıyor!" Sesi küçük bir çocuk gibi heyecanlı geliyordu. Çok tatlıydı. "Evet! Gördüm."

"Evinin önüne geliyorum, hazırlanıp çıksan iyi olur! Birlikte izleyelim!" Konuşmama izin vermeyip telefonu suratıma kapattı. Zamanı gelmiş miydi...? Hyunjine açılmam için doğru bir zaman mı? Ahhhhh! Çok gerildim. Eğer ona şuan açılırsam mahvolurum. Yahut dünyanın en mutlu insanı olurdum. Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum! Fakat düşününce sanırım en doğru zaman şuan. Kaybedersem eğer geri kazanmak için çabalacağım. Kaçarsa yakalayacağım. Aşkıma inanmayacaksa inandırıp hissettireceğim. Ah Hyunjin, bunları duysan ne güzel olurdu şimdi! Telefonum çaldığında hızla yanıt verdim. "Neredesin? Çoktan aşağıdayım ben." Perdemi ona görünmeyecek kadar araladım ve ona baktım. Gerçektende gelmişti. "Bana bir dakika ver." Telefonu kapatıp giyindim ve bana verdiği atkıyı boynuma sardım. Ayakkabılarımı giydim, koşarak merdivenlerden aşağı indim (y/n: burası biraz saçma oldu kusura bakmayın.) "Sonunda!" Gülümsedi. Beyaz kar siyah saçlarında çok hoş duruyordu. Soğuktan kızarmış burnu beni öp diye bağırıyordu... Öpüp yanaklarınıda kızartabilsem keşke. Bileğimden tutup yanına çekti. "Biraz yürüyelim." Sanki bana açılan o olacakmış gibi geliyordu ve bu düşünceyle kalbimin hızını yavaşlatamıyordum. Ellerimi cebime koyarak ona baktım. "Bana söylemek istediğin bir şey mi var?" Dedim.

"Hayır. Neden?"

"Benim var Hyunjin." Durup birbirimize baktık. "Hm?" Ne dediğimi duymadan yutkundum ve lafa girdim. "Bunu söylediğimde benden kaçabilirsin. Belki bir daha görüşmeyiz ama ben çok inandım. Seni seviyorum. Seninde beni sevdiğine inanıyorum..." Sessiz kaldığında -kalbinizi paramparça edecek bir sessizlik- aptal gözlerim yavaştan dolmaya başlamıştı. "Seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum Hyunjin! Şemsiye'nin altında gözlerini gördüğüm ilk andan beri! N'olur, n'olur benimle kal, beni sevdiğini söyle, yalvarıyorum!" Tabii ki o bunu yapmadı. Ellerini montunun cebine koyarak birkaç adım geriye gitti ve en sonunda arkasını dönerek kar'ın arasında kayboldu. Neydi bu hissettiğim? Herkesi ağlatan aşk acısı mıydı? İnsanları uyuşturucuya, alkole, sigaraya başlatan şey miydi? Ne gülerdim ama insanlara, cidden aptal bir insan için böyle kötü alışkanlıklara başvuruyorlar diye. Ben de mi böyle yapmalıydım? Ben de mi uğuruna birisi için sigaraya, alkole, uyşturucuya başvurmalıydım? Fakat buradaki aptal Hyunjin değildi, bendim. Ne diye ona açıldım ki? Ne diye?

rain // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin