"Okul"

325 25 6
                                    

Hatırlatma ;

'' Dün akşam ki bağırışım için özür dilerim. Özür hediyesi olarak saat 4'de seni bir yere götüreceğim. O saate hazır ol mümkünse - Burak. '' yazıyordu. Notu okurken sırıttığımı farkettim. Daha doğrusu sırıtmıyordum. Bildiğin 32 diş gülüyordum ama önemsemedim. Burak çok garip bir insandı. Ne yapacağı belli olmuyordu falan ama bence iyi birisiydi. Seke seke merdivenlerden indikten sonra - tabiki dikkatli bir şekilde- apar topar kahvaltımı yaptım ve saat Dördü beklemeye başladım. Acaba bu öküz beni nereye götürecek?

********************
Mulide Okyanus var.

Bir saat televizyon izleyip bir saat de kitap okuduktan sonra saatin 4'e geldiğini farkedince hazırlanmak için odama çıktım. Kot mini tulumumu üzerime geçirdikten sonra ayağımada beyaz converse'lerimi geçirdim. Eyeliner ve rimel sürdükten sonra kapının çaldığını farkedince koşarak merdivenleri indikten sonra kapıyı açtım. 32 diş gülen Burak ile karşılaşınca şaşırsam da çaktırmamaya çalışıp bende gülümsedim.'' Hazırsan çıkalım mı ? '' dediğinde bir dakika anlamında işaret parmağımı kaldırdıktan sonra koşarak odama çıkıp telefonumu aldım ve tekrar koşarak aşağıya indim. Evden çıkıp arkamızdan kapıyı kilitledikten sonra asansöre doğru ilerledik.Asansöre bindikten sonra aşağıya indik ve arabaya doğru yürümeye başladık. Burak uzaktan kumandayla arabanın kilidini açıp sürücü koltuğuna oturunca bende yanındaki koltuğa oturdum ve arkamdan kapıyı kapattım.Burak rahatlıkla arabayı parkettiği yerden çıkarırken bende yolu izlemeye başladım.Bir süre arabayla ilerleyince daha fazla dayanamayarak Burak'a '' Nereye gidiyoruz '' diye sordum. Cevap vermedi. Şaşırdım mı? Yo. Arabayla bir süre daha yol aldıktan sonra şehir merkezinin dışında yeni açıldığını düşündüğüm bir lunapark'ın önünde durduk.Burak beni beklemeden arabadan inince arkasından bende indim. O önde ben arkada lunapark'ın girişine doğru yürüdük. Burak gişenin önünde durup gişede ki adamla birşeyler konuştuktan sonra adam yerinden kalktı Burak'ın elini sıktıktan sonra bana elini uzattı. Adamın elini sıkmak için elimi uzattığım sırada Burak abartılı bir şekilde öksürünce adam elini çekip hafifçe gülümedi. Burak'dan korkuyordu büyük ihtimalle. Şu tipe bak babam olsam oda korkar. Aynı şekilde bende gülümseyince adam tekrar Burak'a döndü ve yine birşeyler konuştular. Konuşmaları bitince Burak yanıma geldi elimi tuttu ve lunaparkın içine doğru yürümeye başladık. Elimi tuttu. Burak elimi tuttu. Benim elimi hani. Tvbe allam çk tvbe.

Lunapark'a girdiğimizde ağzım açık kaldı. O kadar büyüktü ki. Artık burasının yeni açıldığına tamamiyle eminim. Daha önce burada olsaydı bilirdim, veya adını duyardım. Benden bağımsız bir biçimde dudaklarımdan '' OHA '' kelimesi dökülürken, Burak'ın bana baktığını hissedip kafamı ona doğru çevirdim. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Burak'ı görünce içimde garip bir şekilde gülme isteği oluştu. Burak kafasını diğer tarafa çevirip gülünce bende kafamı diğer tarafa çevirdim ve güldüm. Gülmelerimiz bittikten sonra Burak ilerleyince mecburen bende ilerlemek zorunda kaldım. Evet hala elimi tutuyor bırakmadı. Çarpışan arabaların olduğu yerin önünde durduktan sonra boş olan arabalara bindik. Bir ben ona birde o bana çarparken gayet de eğleniyordum. O da eğleniyor olacak ki inci gibi dişlerini göstererek gülüyordu. Bu dişlerin ona yakışmadığını düşünüyorum, mesela sürekli gülen bir insanda olması daha iyi. Burak'ı gülerken görebilmek çok zor. Hele hele okulda neredeyse imkansız. Düşüncelerimden birisinin arabaya sertçe çarpmasıyla kurtuldum. Çarpan kişiye baktığımda tanımadığım birisi olduğunu gördüm. Oda bana bakıyordu. Dudaklarıyla bana öpücük şekli yaptığında tek kaşımı kaldırıp ona baktığım sırada Burak'ın kullandığı arabadan inip o çocuğun yanına doğru ilerlediğini farkedince bende arabadan indim ve Burak'ı durdurmak için yanına gittim. Çocukta ayağa kalkınca Burak çocuğun yüzüne öyle bir yumruk geçirdi ki çıkan sesten korkup bir iki adım geriledim. Çevredeki insanların bazıları izliyor bazıları ayırmaya çalışıyor bazıları ise kameraya çekiyorlardı. Bir kaç kişinin yardımıyla Burak'ı çocuktan ayırdıklarında yanına gittim. Omzumun üstünden yerdeki çocuğa baktığımda burnunun ve dudağının kanadığını farkettim. O kadar yumruğu ben yesem muhtemelen şimdiye kadar ölmüş olurdum heralde. Bakışlarımı o çocuktan çevirip Burak'a baktığımda ifadesiz bir şekilde yere bakıyordu. Noldu lan buna şimdi, az önce gülüyordu ne güzel. Elimi çenesine koyup yüzüme doğru bakması için kaldırdığımda anlamayan gözlerle bana baktı. '' Somurtma gülünce daha yakışıklısın '' dedikten sonra onun oturduğu sandalyenin yanındaki tabureye oturdum. Güldüğünü duyduğumda ona bakmak istedim ama yapamadım. Az önce söylediğim şeyden dolayı utanıyorum ne yapabilirim. Bir süre yeri izledikten sonra kafamı kaldırdım ve sigara içen Burak'a baktım. Sormadan paketinden bir sigara ve paketin yanındaki çakmağı aldıktan sonra sigarayı yakıp çakmağı masaya geri bıraktım. İçime çektikten sonra dumanı dışarıya bırakırken ona baktım. Bana bakıyordu. Kafamı hafif yan yatırıp şirin kız gülümsemesi yaptıktan sonra tekrar sigarama döndüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin