"Aynı Ev Sorunsalı"

349 16 0
                                    

Sabah alarmımın sesiyle uyandım. Binbir küfür ede ede yataktan kalktıktan sonra sürüne sürüne banyoya doğru ilerledim. Hadi okul yaparsınız anlarım da sabahın köründe okul mu olur? İnsan insana bunu yapar mı? Söylene söylene banyoda işimi halettikten sonra üzerimi değiştirmeye üşendiğim için değiştirmeden Berk'i uyandırmaya karar verdim. Odasının önüne gelince " Abiii " diyerek kapısını tıklattım. Hani abi dememe sinir oluyor ya maksat ibnelik. İçeriden ses gelmeyince kapıyı açıp içeriye baktım. Eee burda kimse yok. Üst kattaki bütün odalara bakıp Berk'in onlardan bir tanesinde olmadığından emin olduktan sonra belki aşağıdadır diye düşünerek aşağıya inmeye karar verdim. '' Anne,baba,Berk '' diye bağırarak merdivenleri üçer beşer inmeye başladım. Son basamakta ayağım kayınca yere yapışmamda bir oldu tabiki. Ulan gerizekalı Okyanus sen daha düz yolda yürüyemiyorsun, üçer- beşer merdiven inmek senin neyine he neyine! Neyse merak etmeyin ciddi düşünüyoruz.

Yerde kendi halime gülmelerim bittikten sonra ayağa kalkmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım yani, ayak bileğim acıdığı için kalkamadım. O değilde ulan bu evdekiler neredeler? Berk'in şimdiye kadar gelip elli kere dalga geçmesi lazımdı. Pijamamın arka cebindeki telefonum çalınca kimin aradığına bakmadan açtım. '' Alo annecim '' dedi karşımdaki ses. Annecim dedi kesin ya benden birşey isteyecek yada birşey oldu. '' Neredesiniz? '' dedim soğuk bir sesle. '' Gece çok acil bir iş seyehatine çıkmamız gerekti,sende uyuduğun için uyandırmak istemedik.Babanın iş ortaklarından bir taneside bizimle geldi. Onun oğluyla aynı okuldaymışssınız.Bu yüzden biz gelene kadar bizim evde kalıp sana göz kulak olacak haber vereyim dedim.Şimdi kapatmam gerek.'' dedi ve hiçbirşey söylememe fırsat vermeden telefonu yüzüme kapattı. Ben biliyordum zaten birşey olduğunu, bunu ilk defada yapmıyorlardı aslında ama bana haber vermeden gitmelerini sevmiyorum. Ayrıca birde bizde kalacak olan çocuk meselesi var. Aynı okulda olduğumuzu söylemişti,kim acaba? Herneyse. Sağ elimde yerden destek alarak ayağa kalktıktan sonra acıyan ayağımın üzerine çok baskı uygulamamaya özen gösterek merdivenleri çıktım ve odama girip bir ağrı kesici içtikten sonra kendimi yatağa attım.Cebimden telefonumu çıkartıp aile doktorumuzu arayıp bir - iki günlük rapor yazmasını istediğimde adamcağız sağolsun hiç kırmadı beni.Sabah bölünen uykuma devam etmek için kafamı yastığa koydum ve yorganı kafama kadar çektim.

Tam olarak ne kadar uyudum bilmiyorum ama kapı yumruklanmasına benzeyen bir sesle uyandım. Kendime gelmek için bir kaç saniyeyi kurban ettikten sonra o seslerin bizim kapıdan geldiğini farkettim. Yataktan apar topar kalktıktan sonra kapıya doğru koşmaya başladım. Bu sakat ayaklada nasıl koşuluyorsada artık. Merdivenleri düşmeden dikkatli bir biçimde indikten sonra kapıyı açtım ve sinirle burnundan soluyan bir Burak'la karşılaştım. Ona burada ne aradığını sorabilir miyim acaba ? bakışı attığımda cevap vermeden beni hafifçe ittirerek içeriye girdi ve salona doğru ilerledi. Arkasından sabır dilenir bir biçimde kafamı yukarıya kaldırdıktan sonra kapıyı kapattım ve onu takip ettim. Üçlü koltuğa rahatça oturmuş kot pantalonu,düz beyaz tişörtü ve uzun dağınık saçlarıyla gayet hoş görünüyordu. Ne diyorum lan ben! Bu çocuk daha dün beni yemekhane de tüm okula rezil etmemiş miydi?Ayrıca bu saatte benim evimde ne işi var lan bu çocuğun? Saat demişken hava kararmış kaç saattir uyuyorum lan ben?.

Ağzım benden bağımsız bir biçimde '' Bu saate evimde ne aradığını sorabilir miyim? Ayrıca izinsiz girdin. Ne söyleyeceksen söyle ve git bir an önce '' derken gözlerim tam olarak yüzüne bakıyordu. Bir süre cevap vermedi ve bön bön yüzüme baktı ama daha sonra dudaklarının hafifçe yukarıya doğru kıvrıldığını gördüm. Ama bu gülmekten çok daha farklı bir hareketti. Ben ne olduğunu anlamadan oturduğu yerden hızlıca kalktı ve bileklerimden tutarak benide kaldırdı. '' Tam bir saattir kapının önündeyim ve çok bilmiş bir çocuğun kapıyı açmasını bekliyorum. Neden çünkü annemler ona bakmak zorunda olduğumu söylediler '' dedi ve tuttuğu bileklerimi sertçe bıraktı. Bu hareketi sonucunda dengemi kaybedip yere düşünce zaten sabah düştüğüm için zonklayan ayak bileğim iyice acımaya başladı. '' Ah '' diye benden bağımsız bir ses dudaklarımdan dökülürken ellerim çoktan ayak bileğime gitmişti.Giydiğim pijama altının paçasını sıvadığımda bileğimin morarmış olduğunu gördüm.Ben tüm bunları yaparken Burak bir bana birde ayak bileğime bakıyordu. Seslice nefes verdikten sonra yanıma geldi ve ayak bileğimi tutan ellerimi çekerek moraran yere bakmaya başladı. '' Buraya ne oldu '' diye sorduğunda '' Düştüm '' diye kısa bir cevap verdim.Ayak bileğimi bıraktıktan sonra yerden kalkmam için elini uzattınca tutmadan kendim kalkmayı denedim. Ayağa kalktıktan sonra bir adım atacağım sırada ayağım bu seferde halıya takıldı ve tam düşeceğim sırada Burak reflex olarak beni tuttu. Yine sesli bir biçimde nefes verdikten sonra beni kucağına alıp yukarıya odama çıkarttı.Alsında bunu başka zaman yapsa muhtemelen ağzına sıçarım ama şuan cidden ayağım acıyor ve bu yüzden sesimi çıkartmadım. Beni yatağa yatırdıktan sonra '' Şimdi zıbar yarın bi doktora gideriz '' dedi ve odadan çıktı. Arkasından el hareketi çektim ve dilimi çıkarttım. Şuan da bütün gün uyuduğum için uykum yoktu. Bu yüzden yatağımın kenarındaki konsolun üzerindeki kitabı aldım ve okuma başladım.

Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin