Çağrı Gürleyen'in ağzından....
Dizlerimin üstüne çökmüştüm. Silahın soğuk kabzası tam iki kaşımın ortasındaydı. Derin derin nefesler alıyordum. Az sonra ölecek olmama rağmen gözlerim inatla Seyit Gürleyen'in yılan yeşili , ateş dolu gözlerine bakıyordu. Bu intikam benimdi. Neden ben ölüyordum ?
"Annemi siz öldürdünüz, annemin servetiyle kendinize kanlı bir krallık inşaa ettiniz. Sizi kendi kanınızda boğdum. Yıllarca bir fare gibi saklanarak mı yaşadın Seyit Gürleyen!"
Ölecek bir kadının kaybedecek bir şeyide olamazdı. Son nefeslerimi hala içimde sönmeyen intikam ateşiyle harcıyordum.
O yeşil gözlerde intikam peşindeydi. Babasının, abisinin ve parasının. Bir de saklanarak yaşadığı 6 yılın.
Amcam kafama silahı dayamışken elleri onun bacağına sarılmış bir oğlan çocuğu vardı. Sadece ellerini görebiliyordum. "Bak oğlum, artık burası senin krallığın!" Cümlesinin bitmesiyle iki silah sesi duyuldu.
Terler içinde uykumdan uyanmıştım. Elim hemen anlıma gitti. Vurulmuş muyum diye yokladım. Titreyen ellerimle komodinin üzerinden suyumu alıp içtim. Bu adamın beni öldüreceği o kadar bilinçaltıma işlemişti ki her gece farklı bir senaryoda beni öldürüyordu.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp banyoya doğru ilerledim. Aynada karşılaştığım hortlak surat beni hiç şaşırtmadı. Yüzümü yıkayıp turuncu saçlarımı tepeden topladım.
Odaya geri dönüp elime telefonumu aldım.
Rehberden Aslan Arslanov'u bulup aradım."Hayırdır rüyanda beni mi gördün Çağrı?"
"Hayır amcam kafama sıkıyordu."
Aslan Arslanov'un sinir bozucu kahkahası telefonun diğer ucundan duyuldu.
"Sen böyle her sabah amcanın rüyanda seni nasıl öldürdüğünü anlatmak için beni arayacak mısın ?"
"Aptal adam! Eğer biraz daha oyalanırsak bu senaryolarımın gerçekleşmeyeceğine dair bir şüphen var mı ?"
"Aptal demen kırıcı oldu Çağrı."
"Kırık kalbini onarmam için çok zamanımız yok Aslan."
"Benim aklımda birisi var."
" Birine aşık olmanın vakti mi ?"
" Benim için değil Çağrı, Seyit Gürleyen için."
"Bu aptal plandan vazgeç Aslan, biraz daha az romantik film izlemeni tavsiye ederim."
Konuşma sırasında zil çaldı.
"Seni daha sonra arayacağım."
Cevap beklemeden telefonu kapattım. Sürgüden silahımı alıp kapıya gittim. Delikten baktığımda kimse gözükmüyordu.
Kapının yanındaki camekanın perdesini aralayarak dışarı baktım . Kapının çevresinde de kimse yoktu. Daha sonra kapının önüne bırkılmış büyük kutuyu gördüm.
Kesin evime biri bomba dolu bir kutu bırakmıştı ve ben ölecektim.
Seri adımlarla kapıya yöneldim. Kapıyı açıp önce sağı solu kontrol ettim.
Bahçede yerden bulduğum bir sopayla büyük kutunun kapağını uzaktan açtım. O sırada gözlerim sıkıca kapalıydı. Patlama sesi duymadan kapağı açınca gözlerimde açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sallantı
General Fiction"Tolstoy şöyle diyor: "Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir " Bu şehre ne bir yabancı geliyor ne de bir insan yolculuğa çıkıyor. Tolstoy'a söyleyin tüm muhteşem hikayeler üç şeki...