Gözlerimin üzerine nüfus eden güneş ışıklarıyla göz kapaklarım ağır ağır aralanırken sıkıntılı bir nefes çıkmıştı dudaklarım arasından. Keyfim yerinde değildi ve yeni bir güne uyanmıştım, yeniden. Doğrularak gözlerimi tamamen açmak için uğraşırken yatağımda hissettiğim titremeyle irkilerek sol tarafıma bakmıştım aniden. Telefonumun ekranı gelen bildirimle açıldığında uzanarak kavrayıp parmaklarım arasına almış ve ekrana bakmıştım.
Taehyung'tan on yedi cevapsız çağrı olduğunu gördüğümde kaşlarım anında çatılmış, üzerimdeki pikeyi kavrayarak sağa doğru savurmuş ve üzerimden atmıştım. Onu aramam gerekiyordu oldukça meraklanmıştım, arama tuşuna basıp telefonu kulağıma yaslarken diğer yandan ayağa kalkmış ve odadan çıkmak adına kapıya yürümüştüm.
Kapıyı açarak hızlı adımlarla dış kapıya yürümüş, ayaklarıma kenarda duran ayakkabılarımı geçirip tamamen giyinmeden kapıyı açmış kilitte duran anahtarı çekip elime almıştım. Aramam iki kere reddedildiğinde içimdeki kötü his büyümeye başlamıştı.
Uyandığım gibi bunun neyin nesi olduğunu çözemiyordum, henüz uyanamamıştım bile. Merdivenlerden yukarı çıkarak Taehyung'un dairesine ulaştığımda kapıyı alacaklı gibi çalmış ve beklemeye başlamıştım. Adım seslerinin ardından sinirli bir sesle kapıya yaklaşan Taehyung'la yüzümde ufak bir tebessüm oluşsa da yalan bir öksürükle boğazımı temizlemiş, kolumu duvara yaslayıp kapının açılmasını beklemiştim.
Kapı açıldığında doğrulduğum sıra, "Ne yapıyorsun tanrı aşkına?" beklemediğim soru ile afallarken boş bir ifade ile bakmıştım uykulu yüze.
"Ne mi yapıyorum? Beni on yedi defa aradıktan sonra telefonlarımu açmayan sensin. Merak edip yanına geldim Taehyung."
Bu da neyin nesiydi? Kapıda öylece durup Taehyung'la laf dalaşına mı girecektim gerçekten? Üzerimdeki garip gerginliği azaltmak adına başımı sağa sola sallayıp ayakkabılarımı çıkarmış, elimle karşımdaki bedeni hafifçe iterek kendime yer açmış ve içeri girmiştim.
Salona ilerleyerek koltuğa yayılırcasına oturmuş, gözlerimi salona yeni girip uykulu gözlerini bana dikerek 'Lütfen defol git.' dercesine bakışlarıyla beni ezen Taehyung'un üzerinde gezdirmiş ve ufak bir sırıtışla elimi ona doğru uzatmıştım.
Anlam veremeyen bir ifadeyle bakmaya devam ettiğinde gelmesi için işaret etmiş, aynı elimi bacağımın üzerine yaslayarak ileri geri hareket ettirmiştim.
"Uyanamamışsın henüz, uyandırayım mı yakışıklı?"
"Kafandaki iğrenç düşüncelerini kendine sakla Jungoo, şurada kıvrılıp uyuyacağım ve benden uzak duracaksın."
Asıl konuyu unuttuğumu fark ettiğimde yaslandığım yerden doğrulmuştum. Ciddiyetimi fark etmiş olacak ki karşımda duran koltuğa yerleşerek irislerini üzerimde gezdirmişti.
"Beni neden aradığını merak ediyorum, hem neden aramalarımı cevaplamadın?"
"Erken uyandığım için sıkılıp seninle dışarı çıkmak istedim lâkin kıçını kaldırmadın, ben de aramayı bırakarak yeniden uyumuştum ki kapıma kırarcasına vuran biri yüzünden uykumdan mahrum kaldım."
Kızgınlığı bile öylesine güzeldi ki, bazen bilerek kızdırıyordum onu. Çatılan kaşlarının altındaki sinirini yansıtan koyu gözlere bakakaldığım anlar oluyordu. Çenesi kasılıyor, dişlerimi gıcırdatıyordu. Sanırım ona kapılmamın nedenleri arasındaydı bu.
Ona sarhoş olduğu günü hatırlatmak istiyordum, beni öptüğünü ve bedenimi sıkıca sardığını. İç çektiğim sıra Taehyung'un gür sesi kulaklarıma ulaştığında ürkerek olduğum yerde kıpırdanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘊̧𝘪𝘭𝘦𝘬𝘭𝘪 𝘴𝘶̈𝘵 ℘ 𝘵𝘢𝘦𝘬𝘰𝘰𝘬
RandomJungonunellitonu; Armut dalda asılsın yarramın başı nasılsın?