İçimde ki büyük huzursuzluk vücudumu tamamen sararken rahatsızça göz kapaklarımı aralanmıştım. Kaşlarımı çatmış etrafımda ki nesneleri tanımaya çalışıyordum, hâlâ etraf bulanıktı.
Ellerimi kaldırıp gözlerimin üzerine yaslayarak dikkatlice ovaladım. Telefonumdan gelen bildirim sesi korkmama neden olmuş ve sağıma doğru hızla dönmemi sağlamıştı.
Elimi uzatarak masamın üzerinde ki telefonumu tutmuş, kendime doğru çekerek sıkıca kavramıştım. Açma tuşuna uyguladığım baskı ekranı açmış, yoğun ışığın doğrudan yüzüme yansımasını sağlamıştı.
"Siktir, gözüm! "
Telefonu uzaklaştırarak ekran parlaklığını kıstım ve bildirimi kontrol ettim. Taehyung'tan gelen bir sesli mesaj vardı. Saate baktığım da gecenin 3'ü olduğunu görmek beni endişelendirmiş, kalp atışlarımın kulaklarıma kadar tırmanmasını sağlamıştı.
Mesajın üzerine tıklayarak ses kaydını açmış ve dinlemiştim. İlk başlarda gelen hafif nefes sesleri ardından o aşına olduğum sesi duymuştum.
'Jungoooo~'
İkinci bir ses kaydı daha geldiğin de beklemeden açmış ve ekranı izlemeye devam etmiştim.
'Benim güzel sevgilim..'
Duyduğum cümle gözlerimi büyütürken yanaklarımın alev aldığını hissediyordum. Kalbim göğüs kafesimi parçalarcasına çarparken bir ses kaydı daha düşmüştü ekrana.
'Bana sarılmanı istiyorum.... Şimdi.'
Konuşurken kayan kelimeleri onun sarhoş olduğunu düşünmeye itiyordu beni. Bir ses kaydı daha geldiğin de açmış ve beklemiştim fakat boştu. Yanlışlıkla atmış olduğunu düşünerek uygulamadan çıktım ve rehbere girerek Taehyung'u buldum.
İsminin üzerine bastım ve beklemeye başladım. Huzursuzluk hâlâ üzerimdeydi, üzerimde ki örtüyü çekerek kenara koymuş ve bacaklarımı yataktan aşağıya sarkıtmıştım.
Dördüncü çalışta açılan telefonla beraber karşı taraftan bir hıçkırık sesi duymuştum.
"Taehyung?"
'Ah.. Jeoğnggukh!'
"İyi misin sen?"
'Evet, evet çoook iyiyiiim.'
Kayan kelimelerinin yanında bir de ard arda gelen hıçkırıkları ekleniyordu. Oturduğum yerden kalkarak kapıya doğru yürümüştüm.
"Sarhoş musun?"
"Mmh birazcık??"
Kahkaha sesine karşılık dayanamamış ve gülümsemiştim. Şapşal ikinci kadehte hemen sarhoş oluyordu ve bunu bildiği hâlde kaçırdığına yemin edebilirdim.
"Neredesin?"
'Kapının önündeee.'
"Ayrılma oradan."
Gelen ses üzerine telefonu kulağımdan çekmiş ve ekrana bakmıştım. Telefonu yüzüme kapatmıştı, omuz silkerek odamdan çıktım ve merdivenlerden indim hızlıca.
Koltuğun üzerine telefonumu atarak düşecek mi diye bakmıştım ardından. koltuktan sekmesinin üzerine kısa süreli kalp krizi geçirmiş, tekrar aynı yere düştüğünğ görünce kapıya doğru çevirmiştim adımlarımı.
Askılıkta olan hırkamı alarak giyindim, asılı olan anahtarı da alarak cebime attım. Dolabın üzerinde ki ayakkabılarıma da uzanıp hızlıca giyinerek evden çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘊̧𝘪𝘭𝘦𝘬𝘭𝘪 𝘴𝘶̈𝘵 ℘ 𝘵𝘢𝘦𝘬𝘰𝘰𝘬
RandomJungonunellitonu; Armut dalda asılsın yarramın başı nasılsın?