altı

1.2K 107 89
                                    

"Ayağınız gayet iyi ama siz yine de çok zorlamayın Bay Kim. Geçmiş olsun" diyen kadına gözlerimi devirdim. Geldiğimizden beri kadın Taehyungla flört çabasındaydı. Eh Taehyung da durmuyordu tabi gülerek konuşmalar, iltifatlar, şakalaşmalar... bu ne ya vıcık vıcık.

Sanırım ikisinin flörtlesmesini gördükçe midem bulanıyor, karnım kasılıyordu. Kadının bir an önce odadan çıkması lazımdı yoksa üstüne atlayıp boyalı saçlarını yolacaktım.

Taehyung buraya benimle gelmesine rağmen benimle bir kere bile ilgilenmemiş  olması açıkçası beni olduğundan daha fazla kırmıştı ve ben buna anlam veremiyordum bir türlü.
   
Bardağı taşıran son damla ise kadının Taehyung'un eline küçük bir kağıt parçası sıkıştırması ile içimde biriken öfkeye hakim olmaya çalışarak ayağa kalıp kadını ve Taehyung'u umursamadan kapıyı açıp çıkmıştım. -tabi kapıyı çarpmayı da unutmamıştım-

Yavaş yavaş hastanenin koridorundan çıkışa doğru yürüyordum. Yavaş yürüyordum belki Taehyung arkamdan gelir diye ama tık yoktu.

Neden acıdığını bilmediğim kalbimi tutarak hastaneden çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başlamıştım. Çok büyük hayal kırıklığı vardı içimde.

Durağa ulaştığımda telefonuma gelen bildirim ile hızla telefonun ekranını açıp bakmıştım.

Ama bilmem ne mağazasından gelen %50 indirim mesajı ile bütün hevesim bir balon misali sönmüştü.

Telefonu kapatıp cebime koyduğumda gelen otobüse binmiştim. Neden bu kadar takmıştım bilmiyordum normalde hep umursamaz bir insan olmuştum ama bu sefer o umursamazlığım yoktu işte.

İnmeme son bir durak kaldığında omzumu birisi dürtmüştü. Kafamı çevirdiğimde geçen Yoongi'nin bahsettiği taş çocukla göz göze gelmiştim. İşini iyi biliyordu serefsiz Yoongi.

Sarı saçlı çocuk, "saçlarım böyle kötü mü?" diye sorduğunda ilk önce bir afalladım ama hemen toparlayıp, "hayır gayet iyi" demiştim. Çocuk ise, "kendimi böyle kepçe gibi hissediyorum" dediğinde arkamızda duran bir teyzenin, "aman kime ne yavrum ne derlerse desinler bak bana nasıl çıkmışım ben?" demesiyle sarı saçlı çocukla göz göze gelip birbirimize bakmıştık.

Çocuk gülerken bende hafif tebessüm sermiştim. Tekrar konuşup, "Bence de boşver milleti  'life goes on!' " diye bağırıp duran otobüsten aşağıya inmiştim. Sarışın çocuk sanırım arkamdan gülmüştü ya da ben öyle sanmışım ama umursamadım çünkü ne için olduğunu bilmediğim depresyona girmem gerekiyordu.
                        
                                      *

Bugün yediğim kaçıncı dondurmaydı bilmiyorum ama Yoongi biliyor olucak ki kapağını açtığım dondurmayı elimden çekip almıştı. Sinirle ona bakıp, "Ne yapıyorsun Yoongi?" demiştim.

"Bugün yeterince yedin zaten birazcıkda  bize ver bari." demişti. Küçük çocuk gibi kollarımı bağlayıp dudaklarımı büzmüştüm.

Bugün okula gitmemiştim ve bol bol düşünmüştüm. Aklıma gelen ve düşündüğüm şeyler beni hiç mutlu etmemişti açıkçası.

En saçma olanı ise, 'acaba Taehyung dan hoşlanıyor muyum?' Olmuştu, bu düşünce karnının kasılmasına neden olmuştu bundan dolayı bu sorudan olabildiğince kaçmıştım.

Durup duruken, "Namjoon hyung sen daha önce hiç aşık oldun mu?" diye sormuştum. Yoongi ve Namjoon kafalarını şaşkınlıkla bana çevirmişlerdi. Ne var canım alt tarafı basit bir soruydu ne şaşırıyorsunuz ki bu kadar.

Namjoon kaşlarını çatıp, "saçmalama bücür ben asla aşık olmam ve aşık olmak" suratı öyle bir hâl almıştı ki tam odanın ortasına kusacağını sanmıştım.

Yoongi, Namjoon'un surat ifadesine gülerek cevap vermişti, "abartma Namjoon. Sen bu aptala bakma Jungkook bence aşık olmak güzel bir şeydir." dediğinde  Namjoondan bir öğürme sesi çıkmıştı. Çıkardığı iğrenç sesleri kestikten sonra ise, "tabi karşılık alabilirsen." diyen Namjoon'a bakmıştım.

Yoongi ona göz devirip, "karşılıksız sevmekde güzel." dediğinde Namjoon en sonunda elini ağzına götürerek hızla odadan çıkmıştı.

Yatağın köşesine oturan Yoongi bana bakıp, "kimden hoşlanıyorsun bakalım." demişti tebessüm ederek. ben kafamı eğip ellerimle oynarken, "galiba Taehyung." demiştim kısık çıkan sesimle. Yoongi'nin tebessümü gitgide yüzünde büyürken, "sorun değil, değen kişilere aşık olmak güzel." demişti.

Yatağa biraz daha yerleşen Yoongi ile bende kafamı dizlerine koymuştum. Bir eli saçımla oynarken bende dayanmayıp, "aşıkmış gibi konuşuyorsun hyung." demiştim mayışan sesimle. Gülme sesi kulağıma geldiğinde kafamı çevirip ona baktım. Kafasını iki yana sallayıp, "henüz değilim ama biliyorum işte." demişti omuz silkerek. Kafamı çevirip saçımda dolanan ellerinin beni mayıştırmasına izin vermiştim. Gece geç saatlere kadar -Ne kadar düşünmemeye çalışsamda- bunu düşünmüştüm. 

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken en son Namjoon'un "aşk kadar boktan bir şey yok." dediğini duymuştum. Umursamamış Yoongi'nin dizlerinin üstünde uykuya dalmıştım.

.
.
.

Öncelikle nili ben senin babanı sev-  saka saka NznznKzjlasjskjsmsmzjsso

Merhaba sadece bu fic i okuyan bir kişi

  Arkadaşlar -sadece okuyan bir kişi- yine biz ve yine gerçek hayattan diyaloglar yanii otobüsteki sarı saçlı cocugun, jjk nin ve yaşlı teyzenin -ki bu benim znzmamsmalksksjz- konuşması gercek diyalog. Nili ve ben aynadan kendi tipimize bakarken bir kızın gelip "boyle nasılım" demesiyle oldu yani jsmzlazkzlzlzkz of cok güldüm hee

Ayrıca bölüm duygusal mi oldu bilmiyorum ama diger yazarlardan duyduğum -ve havalı bulduğum- geçiş bölümü gibi oldu. Yani kötü oldu skzlzkzlalzmalalzl

Neyse neyse bu bölümde nili nin hic katkısı olmadi hapis benim hem yazdim hem buraya yazdim cunku hanim efendi yazmayı düşünmüyordu

yüzden sadece Y.T hahahahahahha agla nili ve see you later BXKZKALSKZKAKSKSKSNS

idfc / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin