Michael odasında volta atıyordu. Luke'un evinde olanlar aklından çıkmıyordu.
Kendini hala aptal gibi hissediyordu ve Luke'u, onun evine gitmeyi özlemişti.
Ama gidecek yüzü olduğunu sanmıyordu. Kendini ölmek isteyen ergen gibi hissediyordu.
Neden eşcinsel olmak zorundayım, diye düşündü. Elinde olan bir şey değildi ki bu. Luke Hemmings'e aşık olmuştu.
Michael sinirli bir şekilde duş aldı ve telefonuyla uğraşmaya başladı.
Mesajlar kısmında Luke açıktı ve Michael mesaj atmamak için kendini zor tutuyordu.Yanağından aşağı akan bir damla yaşı hemen sildi. Luke bunu görse muhtemelen çok gülerdi.
Masasının altındaki hiç kullanmadığı çekmeceyi açtı ve içindeki ajandayı aldı.
Ajandasının üstü tozlanmıştı. Michael öksürdü ve o günün sayfasını açtı.
Titrememeye çalışarak 'Hayatımın en kötü günü' diye yazdı ve kapattı.
Sonunda anne ve babasını da şaşırtarak odasından çıktı. Ailesi, onu yalnız bırakması gerektiğini anlamıştı. Bu yüzden onla konuşmadılar.
Bir anda yine aklına Luke'un evinde olanlar aklına geldi. Siniri bozuldu.
Sonra annesi seslendi. "Michael! Kapıda arkadaşın seni bekliyor!"
Michael şaşırarak ve merakla kapıya doğru ilerledi.
Kafasını çevirir çevirmez Luke'un mavi gözlerini gördü.
Nefesi kesildi. Burda ne yapıyordu?
Luke derin bir nefes aldı ve dudaklarını Michael'ınkine bastırdı.
~~~
LOOOOOOOOOL. Ay em sorri. Yazmaya başlamıştım but yayınlayamamıştım. Sebep: annem ve babam. Kdjdkxk.